Ersan Temizel'in haberi:
Yeni düzenlemeye göre okula başlamak istemeyen 66, 67 ve 68 aylık çocukların velileri artık rapor almak zorunda değil. Bir dilekçeyle bu çocukların eğitime başlama süresi bir yıl erteleniyor. Kayseri’de ise bu sorunun önünü geçmek için geçen yıldan beri uygulanan farklı çözümler aileleri rahatlattı. Testle takip edilen çocukların okula başlama ya da başlamamaları belirlenirken, aileleri bu testle çocuklarının durumunu rahatlıkla takip ediyor. Okula hazır olan çocuğunu kayıt yaptırıyor.
Kılıçaslan Eğitim Kurumları ile Melikşah Üniversitesi, anne ve babalara yardımcı olmak amacıyla 'Okul Olgunluk' testi uygulamaya başlattı. Bütün anaokullarından uygulanan testle aileler çocuklarının okula hazır olup olmadıklarını rahatlıkla belirliyor. Hazır olmayan çocuklar içinde uygulanan 3’er aylık eğitim uygulamasıyla bu çocuklarda okula hazır hale getiriliyor.
Kılıçaslan Eğitim Kurumları Akansu Koleji Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmeni (PDR Uzmanı) Adem Şat, eğitimde 4+4+4 sistemine geçildikten sonra çocuklarda 60 ve 66 ay tartışması uzun süre gündemde kaldığını ve devam ettiğini dikkat çekti. Bu konuda, psikologlar olarak anne babalara ve milli eğitim müdürlüklerine yardımcı olmak amacıyla da çalışma yaptıklarını belirtti. Bu çalışmada ana okullarında 2 yıldır 'Okul Olgunluk' testleri yaptıklarını ifade eden Adem Şat, gönüllü olarak il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine gittiklerini, bütün ana okullarındaki çocuklara 'Okul Olgunluk' testi yaparak anne ve babalara yardımcı olduklarını anlattı. Bu testle çocukların okula ne kadar hazır olduklarını, hazır değilse neler yapılabileceğini ve eksiklerini tespit ederek ona göre eğitime hazırlattıklarını dile getirdi.
PDR Uzmanı Şat, anne ve babaların en büyük sıkıntısının çocuklarının okula hazır olup olmadığı ile ilgili kafalarında yaşadığı soru işaretleri olduğunu anlatarak, “Aileler, çocuklarının okuyacağı sınıfta 84 aylık çocukta olacak, 66 aylık çocukta olacak endişesiyle değerlendirme yapmak zorunda kalıyor. “Benim çocuğum ezilir mi?” diye temkinli davranıyor. Biz bu testlerle bu problemi ortadan kaldırıyoruz. Testle çocuğun genel kültür seviyesi, hayal kurma, ince kas gelişimi gibi özelliklerine bakıyoruz. İnce kas gelişimi çocukta önemlidir. Çünkü okula başlayan çocuk bir yıl boyunca her gün sayfalarca yazı yazmak zorunda. İnce kas gelişimi zayıf ise burada çocuk sorun yaşıyor. Biz bunu tespit ediyoruz. Bu özelliklerin hepsi tamamsa aileye çocuklarının okula hazır olduğunu söylüyoruz.” diye konuştu.
Adem Şat, özel ve devlet okullarındaki bütün ana sınıflarında bulunan öğrencileri bu teste tabi tuttuklarını, hiçbir ücret talep etmeyerek, talep edildiğinde çocuklara tek tek bu testin uygulandığını aktardı. Test sayesinde çocukların okula başlamalarının da kabus olmaktan çıktığını, daha kolay ve daha hazır bir şekilde okula başladıklarını anlattı.
Geçen yıl aileler, öğretmenlerde yeni eğitim müfredatı ile ilgili büyük endişeler olduğunu anlatan Şat, "Biz böyle bir dönemde bu testi yaptık. Bu testler sayesinde çocuklarını okula göndermek istemeyen yüzlerce ailemiz, çocuklarını okula gönderdi. Eğer bunu yapmasaydık çocuklarını okula göndermemiş olacaklardı." dedi.
"Normalde çok sayıda ailenin çocuklarının okula hazır olmadığına dair hastaneden rapor aldığına şahit olduk" diyen Adem Şat, o raporların sadece çocuğun boy ve kilosuna bakılarak verildiği konusunda uyardı. Çocuğun okula başlamasında en son nedenler arasında boy ve kilonun olduğunu, burada önemli olanın çocuğun bilinçsel, sosyal, dil gelişiminde, ince kas gelişimi anlamında okula hazır olup olmadığına bakılmasa gerektiğini, bunu hekimlerimizin tespit etmesinin de mümkün olmadığına dikkat çekti.
Adem Şat, raporla çocuğunu okula başlatmama kararı alan çok sayıda ailenin bu testlerden sonra karar değiştirdiğini hatırlatarak, ailelerin çocuklarını yaşıtlarına göre bir yıllarını heba etmemeleri gerektiğine vurgu yaptı. Üniversite mezuniyeti sonrasında 'Kariyer mi, evlilik mi?' sorusuyla baş başa kalan gençlerin eğitime bir yıl önceden başlamasının da faydasını göreceğine işaret etti. Şat, 3 aylık sürelerle bu testleri yaptıklarını ve hazır olmayan çocuklar içinde belirlenen eğitim metotları uygulandığını söyledi. Eylül ayında yapılan son testte nihai karar verildiğini kaydetti. Genel olarak çocuklarda hayal gücünün çok zayıf olduğunu ve bunun üretemeyen toplum olarak karşımıza çıkan bir sebep olduğuna dikkat çekti. Şat, hayal gücünün çocuklarımızda çok yüksek olmasına vurgu yaparak, “Bu sorunun en büyük nedeni çocuklarımıza yanlış hikaye seçimi, yanlış vakitte hikaye okumak ve yanlış hikayelerin okunması yatıyor." şeklinde konuştu.
Cihan