Risale Haber-Haber Merkezi
Araştırmacı yazar Übeydullah Kısacıkın ulaştığı, 10 Ekim 1925 tarihini taşıyan orijinal belgede Mehmet Akif ile Elmalılı Hamdi Yazır'ın Kurân sözleşmesi yaptığı ortaya çıktı.
Yeni Akit'teki habere göre Beyoğlu 4. Noterinde yapılan sözleşmede, Mehmet Akif ve Elmalılı Hamdi Yazırın yanı sıra Diyanet İşleri Riyaseti adına Aksekili Ahmed Hamdi Efendinin imzaları bulunuyor. Diyanet İşleri Başkanlığınca, Mehmet Akif ve Elmalılı Hamdi Yazıra biner lirası peşin olmak üzere 6 bin lira ödeme yapılması taahhüt ediliyor.
Mehmet Akifin aldığı parayı iade ederek yaptığı çalışmayı teslim etmediği, müsveddelerini vefatından önce yakın dostu Mehmet İhsan Efendiye verdiği rivayet ediliyor.
Akif meali teslim etmemiş
Kitabın editörlüğünü yapan İstanbul Medeniyet Üniversitesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Turgay Anar, yayımlanan belgeye ilişkin şunları söyledi:
Mehmet Akif ve Elmalılı Hamdi Yazır'ın Diyanet İşleri Başkanlığı ile imzaladığı 3 sayfalık sözleşmenin maddeleri ise şöyle:
1- Kur'an-ı Kerim'in tercümesiyle muhtasar bir surette tefsirini Mehmet Akif Bey ile Hamdi Efendi deruhde etmişlerdir.
2- Riyaset-i müşarunileyha Hamdi Efendi ile Mehmet Akif Bey'den her birine altışar bin lira te'diye edecektir.
3- İşbu meblağın te'diyesi şu suretle olacaktır: Her birine biner liradan cem'an iki bin lirası peşin verilecek ve mütebaki miktar birinci cüz nihayetinde yüz seksen altışar, diğer cüzlerden beheri nihayetinde yüz altmış altışar lira verilmek suretiyle muksitan te'diye edilecektir.
4- Tarz-ı tahrir şekl-i atide olacaktır. Ayet ve ayat-ı kerime yazılarak altına meal-i şerifi ve bunu müteakip tefsir ve izah kısmı yazılacaktır.
5- Tefsir ve izah kısmında bervech-i ati nukat nazar-ı dikkate alınacaktır.
a) Ayat-ı kerime nisbetindeki münasebat
b) Esbab-ı nüzul
c) Kıraat 'Ki aşereyi tecavüz etmemek lazımdır.''
d) İktizasına göre terkib ve hükemanın izahat-ı lisaniyesi
e) İtikatça Ehl-i Sünnet mezhebine ve amelce Hanefi mezhebine riayet olunarak ayatın mütazammın olduğu ahkam-ı diniye, şer'iyye ve hukukiyye, ictimaiyye ve ahlakıyye işaret veya alakadar bulunduğu mübahis-i hikemiyye ve ilmiyeye müteallik izahat bilhassa tevhid ve tezkir-i meva'ıza müteallik ayatın mümkün mertebe basit izahı, alakadar ve yahut münasebattar olduğu bazı tarih-i İslam vukuatı.
f) ... müelliflerince yanlış veya tahrif yollu şeyler dermeyan edildiği görülebilen noktalarda tenbihat-ı muhtevi notlar.
g) İnde'l-iktiza nasih ve mensuh ve muhassas.
h) Baş tarafa mühim bir mukaddime tahririyle bunda hakikat-i Kuran'ın ve Kur'an'a müteallik mesail-i mühimmenin izahı
6- Peyderpey takarrür eden müsveddeler üçer nüsha olarak tebyiz edilerek biri Hamdi Efendi'de biri Akif Bey'de diğeri de riyaset namına heyet-i müşavere azasından Aksekili Hamdi Efendi'de bulunacaktır.
7- Müsveddelerin tebyiz ve inde'l-iktiza kütüphanelerden bazı eserlerin istinsah ettirilmesi için mumaileyhimin emrinde ücret-i maktu'a ile güzel yazılı bir yahut icab ederse iki zat istihdam olunacak ve bunlara takdir edilecek ücret riyasetten te'diye kılınacaktır.
8- İlk tab'ın Diyanet İşleri Riyaseti'nin hakkı olup on bin adet olarak güzel kağıda ve nefis bir surette tab ettirilecek ve fakat yüzde yirmisi müelliflere ait olacak ve tabın şeklini müellifler tayin edecektir.
9- Eser-i mezkurun esna-yı tabında formaların tashih ve tab'ına müteallik bütün iştigalat riyaset-i müşarunileyhaya aittir.
10- Sahifelerin istertopisi alınacak ve bila bedel müelliflere verilecektir.
11- Birinci tabından sonra hakkı tab yalnız müelliflere ait bulunduğu cihetle müellifler dilediği miktarda eser-i mezkuru tab edilecektir.
12- İş bu mukavelename iki nüsha olarak tanzim ve teati kılındı.
BEDİÜZZAMAN'IN UYARISI
Mehmet Akif'in vazgeçmesine neden olan Türkçe Kur'an endişesini Bediüzzaman Said Nursi şöyle yorumlamıştı:
"Bundan on iki sene evvel işittim ki, en dehşetli ve muannid bir zındık, Kur'ân'a karşı sû-i kastını, tercümesiyle yapmaya başlamış. Ve demiş ki: "Kur'ân tercüme edilsin, tâ ne mal olduğu bilinsin." Yani, lüzumsuz tekrarâtı herkes görsün ve tercümesi onun yerinde okunsun diye dehşetli bir plân çevirmiş.
Fakat Risâle-i Nur'un cerh edilmez hüccetleri katî ispat etmiş ki, Kur'ân'ın hakîki tercümesi kâbil değil. Ve lisân-ı nahvî olan lisân-ı Arabî yerinde Kur'ân'ın meziyetlerini ve nüktelerini başka lisân muhâfaza edemez. Ve herbir harfi on adetten bine kadar sevap veren kelimât-ı Kur'âniyenin mu'cizâne ve cemiyetli tâbirlerinin yerinde beşerin âdi ve cüz'î tercümeleri tutamaz, onun yerinde câmilerde okunmaz, diye Risâle-i Nur her tarafta intişârıyla o dehşetli plânı akîm bıraktı.