Çok akıllı adamlar; oturmuşlar;
Evler, fabrikalar kurmuşlar!
Şirin'in kalbine yol bulamasalar da;
"Gücün de bir hakkı var." ya;
Ferhat gibi ince nazik olmasa da;
Dağları delmişler!
Tüneller, köprüler, ve saire...
Yıkmışlar bütün dünyalarını;
Bir avuç dünya için;
Değer mi değmez mi;
(Paşa gönülleri bilir de!)
Kurdukları dünyanın:
Suları var; içilmez!
Yolları var; geçilmez!
Karac'oğlan'ın derdini döker tellere:
"Üç derdim var; birbirinden seçilmez:
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm."
Akıllı adamlar ölüme uzak!
Yazın serin; kışın sıcak odalarda otururlar.
Paha biçilmez (!) paraları var!
Para biçilir pahaları var!
Akıllı, becerikli adamlar;
Etli butlular; görsen; görmeyesin gelir!
Dünyayı bir deri bir kemik bıraktılar!
Yaktılar, yıktılar!
Onlar da bıktılar da...
Dönüp gelseler bari; iş işten geçmeden!
Aynalara baksalar bir de;
Ölüm sabah akşamken...
Uzayan emeller ne?!...