Aklını Gezdirten Gezici Kardeşime

Selahattin GEZER

Gel benim cam çerçeve kırma ve Molotof atma meydan muharebesi için donatılmış kahraman kardeşim(!) Tatlı tatlı Molotof atmanın acı acı neticesi çıkacağını düşünüp, vazgeç tövbe et, cehennem Molotoflarından şimdiden kurtul. Gel sen aklını kendinde gezdirt, Allah’ın sende inşa ettiği yüreği, damarları beyni dalağı gez; nefes nefese kal insan olmanın şükrünü göster. Gel sen aklını atomlarda, yıldızlarda, bir sineğin kanadında, varlık âlemindeki parmak ısırtan ve yaratıcısını hatırlatan sanat-ı İlahiye de gezdirt. Aklın gezerek hayran kalsın; karışık kuruşuk âlemlerden, bu vücut âlemine gelişine. Öyle gez ki, yoruldukça hakikati bul; buldukça diril. Gel benim aslan gezici kardeşim: sakın aklını onun bunun eline verip, yanlış amaçlar için gezdirtme! Adam gibi parkında, ağacında, çiçeğinde sanatkârını gör ve kabul ettiğini göster. Unutma ki! Şerde adam harcatan çokça insanlar, toprak altında harcanıyor…

Aklı şerde gezdirilen gezici kardeşim: Hani damarlarında asil kana vardı? Hani dünyaya bedeldin? Ne oldu sana, kanına bir şey mi bulaştırdılar? Aklını ve tüm duygularını sanatı ilahiye de gezdirseydin, üç günlük dünyanın gürültüler çıkarmaya değmediğini görüp, samimi gayretle, sicili bozmadan ve asıl cennet parklarında ebedi gezilere can atardın. Unutma ki huzur ve düzen bozmak için sana üç beş kuruş dünyalık veriyorlar ama aklını hayırda gezdirirsen, Aklın sahibi eline ebedi varlık, ebedi huzur tutuşturacaktır.

Gezi parkı ve tüm parklar sana kurban olsun, hatta yıldızlar kurban olsun. Ruhunu Allah’ı bulmakla dinlendireceksen, kalbindeki kötülüğü ayıklayacaksan, öfkeni tefekküre dönüştüreceksen sana bütün parklar, ağaçlar kurban olsun. Ne yazık ki sen başka amaçlar için gezi diyorsun, başka oyunlara aklını gezdirtiyorsun… Böyle başın döner, ayağın kayar düşersin. Tam Molotof atarken gelen ecele suçüstü olursun. Sorarlar:  “Rabbin kim?” Sana hükmedip, şerre sevk edenlerden dolayı “Allah “diyemezsin. Elinde Molotof varken: “kitabım Kur’an” diyemezsin. Ha şunu diyebilirsin: “Tamamda bunları bana neden anlatıyorsun ki? Ben bunlara inanmıyorum” Eyvallah! Ama seni karışıklık içinden, dünyaya getiren kudret, kendi insanına Molotof atasın, yakıp, yıkasın diye yaratmadı. Başka asıl büyük gayeler var... Aklın onun bunun elinde şer için dolaştırılırken, hakikate varamazsın. Dedim ya başın döner kayar düşersin.

İzninizle yazımı geçen yıl Gezi Olaylarında yazdığım bir yazının girişi ile bitirmek istiyorum. Eller vardır; yapar yakıştırır, yaşanır hale getirir. Diller vardır; ilaç olur, yürek sarar, hoşnut eder. Eller vardır; eloğlunun eline oyuncak olmaz, hayra kalkar. Diller vardır; elin dili olmaz, hakikatin dili olur, dilin Yaratıcısını hoşnut eder konuşur. En karanlık anda aydınlığa kavuşturur. Diller vardır; ihtiyaç anında araya girer tüm karışıklığa lisanı merhem olur, barış getirir. Eller vardır; taşı taşın üstüne kor, çorak toprağı bağ eder. Eller vardır; kimsenin malına uzanmaz, emanete bekçi olur. Diller vardır; konuşurken kin dolu yüreği yumuşatır. Eller vardır; şiddet tanımamış, can yakmamış. Diller vardır; hesap gününü düşünüp sadece hakikat konuşur. Ya O’ güzel eller, güzel diller olmasaydı?

Son söz, aklını hakikatlerde gezdiren seyyah, taşın, kuşun, ağacın gerçek tadını çıkaran Bediüzzaman’a ait olsun:“Âyâ, bu insan zanneder mi ki başıboş kalacak? Hâşâ! Belki insan ebede meb’ustur ve saadet-i ebediyeye ve şekavet-i daimeye namzettir. Küçük büyük, az çok, her amelinden muhasebe görecek. Yataltif veya tokat yiyecek.”

 

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.