Ayşe Tosun'un haberi:
Altun, bu süreçte birinci dereceden akrabalarının İstanbul organize şubede gözaltına alınarak fiziksel işkence gördüğünü, kendisine de şimdi Ergenekon'dan yargılanan bir albayın gelerek, "Bir Alevi lider olarak nasıl dini gruplara destek verirsin. Onları nasıl müdafaa edersin." şeklinde tehdit ettiğini ifade ediyor.
Vakıf kurultayının Batı Çalışma Grubu tarafından takip edildiğini aktaran Fermani Altun, "Kurultaya bütün inanç kesimlerinden kişiler katılıyordu. 1997'deki kurultayımızda Fethullah Gülen mesaj gönderip beni yemeğe davet etmişti. Fazilet Partililerin yöneticileri de katılmıştı. Bu yüzden hedef haline geldik." ifadelerini kullanıyor.
Kız kardeşine ve eniştesine elektrikli işkence yapıldığını dile getiren Altun, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Adapazarı'nda kardeşime ait fabrikayı aramak için çalışanları yatırıp kelepçelediler. Dört saat öylece beklettiler. Sonra bankada hisseleriyle oynayıp, şirketin batmasını sağladılar. Kız kardeşimin kocası beyin kanaması geçirdi, öldü." O dönemde Alevi-Sünni kardeşliğini sağlamaya çalışan tek kurum olduklarını dile getiren Altun, "Ehl-i Beyt Vakfı İran rejimini getirecek, diye paralı ilan veriyorlardı. Bu gafletin içinde İstanbul Valisi Erol Çakır, Organize Şube Müdürü Adil Serdar Saçan ve bazı DGM savcı ve hâkimleri ile derin güçler başta rol oynadılar." diyor.
Alevilerin de o dönemde kullanıldığını belirten Altun, dönemle ilgili şu detaylara dikkat çekiyor: "Derin devletin gizli anayasası olan proje bir kırmızı kitap vardı. Gazi olayları, Sivas olaylarını bu güçler oluşturdu. Bu zemin sonucunda 28 Şubat yaşandı. Alevi-Sünni kucaklaşmasını sağladık ve İslami değerleri ortaya koyduk. Fakat bunu istemediler." Ehl-i Beyt Vakfı'nı ekonomik yönden zayıflatmak, kapatmak ve yöneticilerini öldürmek gibi özel talimatlar verildiğine değinen Vakıf Başkanı, bir Sahil Güvenlik komutanının kendisini arayarak, "Ben ehlibeytleri severim. Bir toplantı için Giresun'a gidecekmişsin, sakın gitme." dediğini aktarıyor.
Zaman