İttihad-ul Ulema'nın Diyarbakır'da bu yıl sekizincisini düzenlediği Âlimler Buluşması'nda konuşan Bulaç, İslam dünyasının bir krizin içinden geçtiğini söyledi.
Bugün yaşanan krizin İslam'ın değil, Müslümanların olduğuna dikkat çeken Bulaç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnsanlık tarihinin en büyük ikinci uygarlığı Batı medeniyetidir. Bundan önce Emeviler tarihin en büyük imparatorluğunu kurdular. 20. yüzyıla gelene kadar Emeviler ayarında bir imparatorluk kurulmadı. Ne Roma ne kartaca ne Persler ne Mısır ne Abbasi ne Osmanlı. Emeviler, Kurtuba'dan Çin sınırına kadar bir imparatorluk kurdular. Ama bugün Batı uygarlığının kurduğu düzen bütün dünyayı içine alıyor. Hükümlerin, dinlerin, geleneklerin içini boşaltıyor, kendine dönüştürüyor.
Ancak şunu söyleyebiliriz bu İslam'ın değil Müslümanların krizidir. Krize iki insan grubu teşhis koyabilir. Birincisi aydınlar ve akademisyenler, ikincisi ulemadır. Eğer bir hastalık söz konusuysa onun teşhisini doğru yapıp sonra tedaviye geçmek lazım. İslam dininin, İslam ümmetinin ideal ve meşru önderleri aydınlar değildir. Çünkü aydın Batı aydınlanmasından beslenir. İçinde yaşadığı ülkenin, devletin iktidarıyla iş tutar, Müslüman halka yukarıdan bakar, onu cahil kabul eder. Hiçbir zaman Müslümanların dinine, tarihine, örfüne ve geleneklerine iyi gözle bakmaz.
Akademisyenler ise ilahiyatçılar dâhil olmak üzere -istisnaları tenzih ediyorum, aramızda çok değerli ilahiyatçılar var- İslam'ın dilini kullanmıyorlar, seküler bir dil kullanıyorlar. Onların bilgi üretme, bilgi elde etme yöntemleri İslam'ın usulü değildir. Ne fıkıh usulüne ne kelam usulüne ne hadis usulüne ne tefsir usulüne uyar. Dolayısıyla onların elde ettiği bilgi meşru bir bilgi değildir. Ümmete yol gösteremez, ümmete rehberlik yapamaz. Çünkü bu bilgi, bilginin tamamını parçalıyor, tek bir ağaca bakarken ormanın bütününü gözden kaybediyor.
Akademisyenler de devletlerle ve siyasi iktidarlarla işbirliği yapıyor, en önemlisi geleneksel ulema gibi kamusal alana çıkmıyorlar. Yani ümmet için mücadele vermiyorlar hapse girmeyi göze almıyorlar, iktidarla bozuşmaya cesaret edemiyorlar. Onlar büyük bir ulus devlete bilgi topluyorlar."
İlkha