“Âlim-i mürşid koyun olmalı, kuş olmamalı. Koyun kuzusuna süt, kuş yavrusuna kay verir.” (Mektubat Hakikat Ç. 32. Hakikat)
Bediüzzaman Hazretlerinin bu veciz sözü her zaman tazeliğini koruyor. Bu söze uygun davranmayanların genellikle siyaset âleminde, diyanet âleminde, bir de tıp dünyasında fazlasıyla mevcut olduğunu görmekte hiç zorlanmıyoruz.
Avamın bu konularda bilir-bilmez konuşmasına fazla bir diyeceğim olmaz, keşke konuşmasalar. Ama bu meselelerde kendini selahiyetli görenlerin uluorta konuşmalarına ne demeli…
Bir insan din alimi olabilir ve kendi ihtisas yaptığı alanda söz söylemeye de hakkı var. Ama kendi alanının dışındaki konulara girince yukarıdaki veciz sözün muhatabı olmaktan kurtulamaz.
Bir kelam aliminden; kendisine fıkhi bir mesele sorulduğunda veya siyerle ilgili, İslam tarihi ile ilgili bir soruya muhatap olduğunda, şayet o konuda derinlemesine bir bilgisi yoksa erdemli davranması beklenir ve “bu konu benim ihtisas alanıma girmemektedir, bunu falan kişiye soralım” demesi gerekir.
Özellikle “müteşabih” ayet ve hadislerle ilgili olarak, yorum yapmak veya o hadisleri ve ayetleri herkese her mekanda göstermek ve “Resulullah böyle buyuruyor” demek ne derece doğrudur?
Ben bu tür ayet ve hadisleri olduğu gibi hiçbir açıklamaya ve yoruma tabi tutmadan verilmesini sakıncalı buluyorum. Özellikle erbabı tarafından izahı yapılmış ne anlama geldiği sarih bir şekilde ifade edilmiş olanları yayınlarken bu açık şerhleri de belirtmek etik olarak gereklidir.
Mesela 5. Şua’da bu tür hadislerin bir kısmı açık ve net bir şekilde ifade edilmiş… Artık açıklaması yapılmış manası çıkmış, herkes tarafından kabul görmüş bir izahı görmezlikten gelmek ilim erbabına yakışmaz diye düşünüyorum.
Üstad Hazretleri bu tür hadisleri açıklamadan önce genel bir açıklamada bulunuyor. Bu hadisleri neden şerh ettiğini ifade ediyor. Bana göre çok önemli bir notaya değinmiş oluyor. Ve bu hadisleri şerh ve izah edenlere de güzel bir ölçü vermiş oluyor.
Şöyle buyuruyor, “Hem maksadı yalnız avâmın imanlarını şüphelerden ve müteşabih hadisleri inkârdan kurtarmaktır.” (Şualar sh. 313)
Demek ki, bu hadislerin avamca okunması ve bilinmesi halinde bazı tehlikeler söz konusudur. En basitinden hadisi inkar etmeleri muhtemeldir. Dini konularda ahkam keserken dikkat etmeli sağlıklı ve sıhhatli bir seviyede bilgi sahibi değilsek konuşmamak en doğrusudur.
“Bilmiyorum” diyebilme erdemini göstermekte ne sakınca var. Bir insan bütün ilimleri bilemez ki, ne kadar dahi de olsa ancak bir veya 2-3 ilimde mutehassıs olabilir. Diğer ilimlerde avami sayılır.
Özetle koyun gibi olmak, okuduklarını içselleştirdikten, hazmettikten ve koyun gibi pişirip en mugaddi hale getirdikten sonra vermek…
Özellikle din adamlarının buna fazlasıyla özen göstermesi beklenir. Hazmetmedikleri alanlarda konuşmama cihetine gitmeleri kendi manevi hayatları için de önemlidir diye düşünüyorum.