Prof. Dr.Ahmet Akgündüz'ün yayınladığı Üstadın şeceresi beni şaşırtmadı ardından kopan tepkiler şaşırttı beni.
içimizdeki gizli şeytani izleri ortaya koymada ne kadar da amansız olabiliyoruz.
Bediüzzaman'ın Kürtlüğünden rahatsız olanlar bir yanda.
Seyyit olmasından Kürtlük hesabına endişe duyup tepki gösterenler bir yanda.
Herşeyden önce Üstad İslam müceddidir; Müceddid-i ahir ve ekberdir.
Dünyayı anlamsızlıktan, insanı gayesizlikten ehl-i İslam'ı şaşkınlıktan kurtaran Nur'un dellalıdır.
Bizim için en önemli vasfı budur.
Üstadın Kürd coğrafyasında dünyaya gelmesi, Kürt bilinen anne ve babadan olması Kürtçe konuşması Kürtleri temsilen saraya gitmesi ve eserlerinde müteaddit defa Kürtlüğünü ifade etmesi hakikatte onun Kur'an ve iman davasına bağlananları niye rahatsız etsin ki?
Onun davasına gönül verenlerin dünyasında Kürtlük-Türklük kavgasına yer yoktur.
Zira onlar baki elmaslar dururken, adi cam şişesi mesabesindeki bu parçacıklara tenezzül etmezlerdir.
Resmi ideolojinin zehirlerine belviyat-ı necisanelerinden uzaktırlar onlar.
Onlar Nur'un şakirtleridirler.
Bediüzzaman ismine hakikatı hayatıyla ve te'lif ettiği Risale-i Nur Külliyatıyla masadak olan Said Nursi'nin al-i beytten olması bilgisi de, Nur talebelerinin büyük çoğunluğunun delile ihtiyaç duymaksızın taşıdığı kalbi yakinidir. Böylesi ulvi vazifeyi deruhte eden Varis-i Nebevi, elbette neslen de o kahramanlar silsilesine mensup olabilir.
Bu onun Kürtlerin medar-ı iftiharı olmasına engel değildir.
Tıpkı, Isparta kahramanları olarak tesmiye edilen fedakar Türk talebelerinin kahramanlıklarını unutturmadığı gibi.
Peygamber-i Zişanın ümmetinden olmak en büyük şereftir.
Al-i beytine bağlı olmak sebeb-i necattır.
Onun pak neslinden olmak da elbette büyük bir hususiyettir.
Hele hele manen evladı olan Bediüzzaman'ın seyyit olması elbette önemlidir. Bunun vesikalarla ilmi bulgularla tescil edilmesi de kıymetlidir.
***
Kabul edelim ki Ahmet Akgündüz Hoca'nın basın toplantısında sarf ettiği bazı sözler bazı sineleri rencide etti.
"Said Nursi Kürt müdür?" sorusuna verdiği, "Karakeçili aşireti ne kadar Kürtse.." cevabı, doğrudur-yanlıştır tartışmasına girmeden söyleyelim ki çalışmanın takdirini arttırmamıştır.
Keşke edebiyata vakıf olan Akgündüz Hoca, bu cümleyi telaffuz etmeden konuşmasını tamamlasaydı.
Tamamen Büyük Üstad'ın manen olduğu kadar neseben de Peygamber varisi olduğunu ortaya koymak olan çalışma, bazılarının zihninde, "Üstad'ı Kürtlükten koparma" çabası olarak anlaşılabilmiştir.
Kaç gündür süren tartışma bunun göstergesidir.
Çalışmayı takdir eden ve doğruluğundan şüphe etmeyen biri olarak serd ediyorum bu sözleri.
Yansımanın haklı ya da haksız olması, iddiasının yerli-yersiz oluşu bu durumu değiştirmez.
Kelimeleri de cümleleri de seçme irademiz var. Maharet de böyle yerlerde kendini göstermektedir.
Evet, benim Üstadım hem Kürttür, hem seyiddir.
Beyefendi'nin buyurduğu gibi zaten Kürtlerin en az yüzde yirmisi seyyittir.
Tarih boyunca her millette seyitler çıktığına göre, bu şerefi azaltmaya ya da görmezden gelmeye luzüm var mıdır?