Allah ismi, bütün ilâhî isimleri câmidir, yani hepsini içine alır. “Bütün isimler Allah’ın isimleridir.” denilir, ama ‘Allah, Rahmân’ın ismidir, Rahîm’in ismidir...’ denilmez.
Bütün isimleri içine alan ism-i âzamın hangi isim olduğu hakkında kesin bilgi bulunmamakla birlikte, İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğu bu mübarek ismin, ism-i âzam olabileceğini söylemişlerdir.
Bunun için, bir kul ‘Allah’ dediği zaman, bütün ilâhî isimleri ve sıfatların hepsini birden yâd etmiş olur.
“Lâ ilâhe illâllah” kelamı, esmâ-i hüsnanın adedince kelamları tazammun ediyor... “Lâ Hâlıka illâllah,” “Lâ Fâtıra, Lâ Râzıka, Lâ Kayyûme illâllah” gibi... ( Mesnevî-i Nuriye )
Rahmân, Rahîm, Rezzak, Ğaffar gibi ‘cemâlî isimler’ ruhumuzda şükür ve senâ mânâlarını canlandırırken, Ehad, Samed, Kayyûm, Kadîm, Bâki gibi ‘kemâlî isimler’ kalbimizi hayret ve takdir hisleriyle dolduracak; Kahhâr, Cebbâr, Kadîr, Muntakim gibi ‘celâlî isimler’ ise bize noksanlığımızı, aczimizi, fakrımızı hatırlatarak nefsimize takva şuurunu kazandıracaktır.
Allah ismi, bütün esmâ-i hüsna gibi, bütün kemâl sıfatları da câmidir.
•••
Allah diyen bir kul, bütün ilâhî sıfatları ve bütün esmâ-i hüsnayı birden zikrettiğini bilerek, kendisini ilâhî isimlerin en parlak tecellisi ve ilâhî sıfatlardan haber veren bir hilkat mucizesi olarak yaratan Rabbine sonsuz hamd ve senâ eder.
Lafza-i Celâl denilen bu ism-i âzamı okuyan bir mü’min, ‘uluhiyet’ hakikatini düşünür ve ondan ‘ubudiyet’, yani kulluk hakikatine intikal eder. Bu ise saadetlerin en büyüğüdür. (Sorularla İslamiyet)