Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Nahl Suresi 91-93. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
91 . Sözleştiğiniz zaman da Allah’ın ahdini (verdiğiniz sözü) yerine getirin; hem Allah’ı üzerinize gerçekten kefil tutarak sağlamlaştırdıktan sonra, yeminleri(nizi) bozmayın! Muhakkak ki Allah, ne yaparsanız bilir.
92 . Hem ipliğini sağlamca büktükten sonra söküp bozan (kadın) gibi olmayın! Bir ümmetin, diğer bir ümmetten daha fazla olması sebebiyle, yeminlerinizi aranızda (bozarak) bir hîle ediniyorsunuz! (1) Allah, sizi bununla ancak imtihân eder. Hakkında ihtilâfa düşmekte olduğunuz şeyleri ise kıyâmet günü size mutlakā açıklayacaktır.
93 . Hâlbuki Allah dileseydi, sizi elbette tek bir ümmet (olarak aynı din üzere)yapardı; fakat (O,) dilediğini (kendi isyânı yüzünden) dalâlete atar; dilediğini ise (hikmetine binâen kendi lütfundan) hidâyete erdirir. Ve (siz), yapmakta olduğunuz şeylerden mutlakā sorulacaksınız. (2)
1- Câhiliye devrinde Arablar, daha kuvvetli ve zengin bir kabîleyi görünce, eski müttefikleriyle yapmış oldukları anlaşmalarını derhal bozarlardı. Âyetin maksadı, bu hususda Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ile mü’minlerin yaptıkları sözleşme ve bağlılık yeminlerine (bîatlarına) vefâ göstererek hatırlamaları hikmetine yöneliktir. (Beyzâvî, c. 1, 555)
2- “Ebedî te’sîri ve azîm ehemmiyeti bulunan emânet-i kübrâ hamelesi (en büyük emânetin taşıyıcısı) ve arzın halîfeleri olan insanların ef‘âlleri ve âsârları ve akvâlleri ve hasenât ve seyyiâtları (fiilleri, eserleri, sözleri, iyilikleri ve kötülükleri), kemâl-i dikkatle (tam bir dikkatle) muhâfaza edilir. Sonra muhâsebesi görülecektir. Âyâ (acabâ) bu insan zanneder mi ki, başıboş kalacak? Hâşâ! Belki insan, ebede meb‘ûsdur (gönderilmiştir) ve saâdet-i ebediyeye ve şekāvet-i dâimeye (devamlı azâba) namzeddir. Küçük büyük, az çok her amelinden muhâsebe görecek. Ya taltîf edilecek (lütuf görecek) veya tokat yiyecek.” (Lem‘alar, 17. Lem‘a, 145)