Allah gözlerin hâin olanını ve sînelerin gizlediğini bilir

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Mü'min (Gafir) Sûresi 18-20. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor

18-(Ey Resûlüm!) Onları o yaklaşan gün ile korkut! Çünki (amellerin ortaya saçılacağı o gün) yürekler, kederle yutkunan kimseler olarak gırtlaklara dayanmıştır! Zâlimler için ne bir dost, ne de (himâyesi) kabûl edilir bir şefâatçi bulunur!

19-(Allah) gözlerin hâin olanını (harama bakanları) ve sînelerin gizlediğini bilir.

20-Ve Allah, hak ile hüküm verir. Ondan başka (kendisine) yalvarmakta oldukları (ilâhlar) ise, hiçbir şeyle hüküm veremezler. Şübhesiz ki Semî‘ (herşeyi işiten), Basîr (herşeyi gören) ancak Allah’dır.(*)

(*) “Bütün zîhayat (canlı) mahlûkların elleri yetişmediği ve iktidarları dâiresinde olmayan bütün hâcetlerini (ihtiyaçlarını) ve bütün fıtrî matlablarını (isteklerini) bir nevi‘ duâ bulunan isti‘dâd-ı fıtrî (yaratılışa âid kābiliyet) ve ihtiyâc-ı zarûrî dilleriyle istedikleri vakitte, istedikleri şeyler gāyet Rahîm (merhametli) ve işitici ve şefkatli bir dest-i gaybî (görünmeyen bir el) tarafından verildiğinden ve ihtiyârî (isteğe bağlı) olan da‘vât-ı insâniyenin (insan duâlarının), husûsan havasların (ma‘nen yüksek insanların) ve nebîlerin (peygamberlerin) on adedden altı-yedisi hilâf-ı âdet (alışılmış olanın tersine) kabûl olmasından kat‘î anlaşılıyor ki, her dertlinin âhını, her muhtâcın duâsını işiten ve dinleyen bir Semî‘-i Mücîb (herşeyi işitip onlara cevab veren bir Allah) perde arkasında var. Bakar ki, en küçük bir zîhayâtın, en küçük bir ihtiyâcını görür ve en gizli bir âhını işitir, şefkat eder, fiilen cevab verir, memnûn eder.” (Şuâ‘lar, 11. Şuâ‘, 206)

İslam Haberleri