Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Bakara Sûresi 234-237. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
234-Sizden vefât edip de geride zevceler bırakanlar(ın zevceleri) ise, kendi kendilerine dört ay on gün beklerler. Böylece bekleme müddetlerinin sonuna geldikleri zaman, artık kendileri hakkında meşrû‘ olarak yaptıklarında size bir günah yoktur. (*) Allah ise, ne yapıyorsanız hakkıyla haberdar olandır.
235-(Kocaları ölen) kadınlarla evlenmek isteğini(zi onlara, üstü kapalı bir söz veya hareket gibi) kendisiyle îmâ ettiğiniz şey husûsunda veya (böyle bir arzuyu) gönüllerinizde gizlemenizde size bir günah yoktur. Allah, gerçekten sizin onları (nikâhlarına) ileride (tâlib olarak) anacağınızı bilmiştir; fakat meşrû‘ bir söz söylemeniz dışında, onlarla gizlice anlaşmayın! (Üzerinize farz olarak) yazılmış olan bekleme müddeti sona erinceye kadar da nikâh akdine azmetmeyin! Hem bilin ki gerçekten Allah, içinizde olanı bilir, bu sebeble O’ndan sakının! Yine bilin ki şübhesiz Allah, Gafûr (çok mağfiret eden)dir, Halîm (cezâlandırmakta hiç acele etmeyen)dir.
236-Eğer kadınları kendilerine dokunmadan ve onlara bir mehir ta‘yîn etmeden boşarsanız size bir günah yoktur. Fakat (gönüllerini alacak şekilde) onları faydalandırın!(**) Genişlik içinde olan(ınız)a, kendi durumuna göre, darlık içinde olan(ınız)a da gücü yettiğince (onları faydalandırma borcu) vardır. (Bu,) iyilik edenler üzerine bir vazîfe olarak örfe uygun bir faydalandırmadır.
237-Fakat onlara gerçekten bir mehir ta‘yîn ettiğiniz hâlde kendilerine dokunmadan önce onları boşarsanız, artık ta‘yîn ettiğinizin yarısı (onlarındır). Ancak (o kadınların) bağışlamaları veya nikâh akdi elinde olanın (kocanın) bağışlaması (mehrin tamâmını vermesi) müstesnâ. Bununla berâber (kocaları olarak sizin) bağışlamanız takvâya daha yakındır. Artık aranızda fazîleti unutmayın! Muhakkak ki Allah, ne yapıyorsanız hakkıyla görendir.
(*)Âyette zikredildiği gibi, kocası ölen kadının dört ay on gün evlenmeden beklemesi gerekir. Bu müddet içerisinde, koku sürünmekten ve süslenmekten kaçınmalıdır. Bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuşlardır: “Allah’a ve âhiret gününe îmân eden bir kadın için, ölüye üç geceden fazla yas tutması helâl olmaz; ancak kocası müstesnâ, ona dört ay on gün yas tutar.” (Ahkâmü’l-Kur’ân, Cessâs, c. 2, 125)
Müfessirlere göre bu beklemenin hikmeti, kadının hâmile olması ihtimâline binâen, çocuğun nesebinin karışmaması için bir tedbirdir. Nitekim Sahîh-i Buhârî ve Müslim’de geçen bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz (asm), dört ay on günlük süreyi îzah sadedinde, cenînin anne karnındaki durumunu şöyle ifâde buyurmuşlardır: “Sizden biriniz anne karnında yaratılırken kırk gün bir su damlası olarak kalır, sonra bu kadar süre içinde bir alaka (ana rahmi duvarına tutunmuş asılı bir hücre topluluğu) olur, sonra yine bu kadar sürede bir mudğa (dişle çiğnenmiş ete benzeyen bir cenin) olur. Sonra ona melek gönderilip ruh üflenir.” Hadîs-i şerîfte zikredilen safhaların tamâmı üç kırktır ki yüz yirmi gün, yani dört ay eder. Bundan sonraki on günlük süre ise, bazı ayların noksan olmasından ve rûhun cenîne üflenmesinden sonra hareketinin zuhûr etmesi için bir ihtiyattır. (İbn-i Kesîr, c. 1, 214)
(**)Kendilerine temâs edilmeden ve mehir ta‘yîn edilmeden boşanan kadınlara mahrûmiyetlerini telâfî edip, gönüllerini almak için bir hediye vermek, yani bir şekilde faydalandırmak vâcibdir. Fıkıhta beyân edildiği üzere, bunun en azı bir kat elbise veya bunların bedelidir. Bir kat elbise ise, bir baş örtüsü, bir entâri ve bir çarşaftan ibârettir. (Kurtubî, c. 2/3, 200)