Çocukken bizlere hep “şunu yapma Allah çarpar, şunu yapma Allah gözlerini kör eder” denildi. Bu cümlelerle Allah’tan korkmamız istendi. Allah bizlere şefkat/merhamet sahibi olarak değil, her an insanlara ceza vermek için fırsat kollayan bir güç olarak gösterildi. Hep Allah ile korkutulduk. Allah’ı bizlere sevdirmek yerine, sadece Allah’tan korkmamıza sebep oldular.
Allah’tan korkumuz herhangi bir korkuya benzemez. Allah’tan korkmanın içinde bile bir lezzet vardır. Bediüzzaman 7.sözde ‘Eğer bir yaşındaki bir çocuğun aklı bulunsa ve ondan sual edilse, "En leziz ve en tatlı haletin nedir?" Belki diyecek: "Aczimi, zaafımı anlayıp validemin tatlı tokatından korkarak yine validemin şefkatli sinesine sığındığım halettir." Hâlbuki bütün validelerin şefkatleri, ancak bir lem'a-i tecelli-i rahmettir’ der.
Allah’tan korkarak bir günahı işlememek veya bir hayrı işlemek imanın en zayıf mertebesidir. Nitekim Bediüzzaman hazretleri 25.sözde ”(Dünya ve âhirette saadet ve kurtuluşa erenler de onlardır. (Bakara Sûresi: 5.) ayetini açıklarken kurtuluşa erenleri 4 kategoriye ayırır. "Ey Müslümanlar, müjde size! Ey müttakî, sen Cehennemden felâh bulursun. Ey sâlih, sen Cennete felâh bulursun. Ey ârif, sen rızâ-i İlâhîye nâil olursun. Ey âşık, sen rü'yete mazhar olursun." İfadesinden muttaki olanların en alt mertebede olduğunu anlarız.
Allah’ı tanımalı ve onu sevmeliyiz. Bir ameli sırf Allah rızası için yapmalıyız. İnsanları cennet ve cehennemle değil Allah’ın sıfatları ile tanı(t)malıyız. Üstadın “Kur'an hakiki bir şakirdine cennet-i ebediyeyi dahi gaye-i maksat yapmadığı halde; bu zâil fâni dünyayı ona gaye-i maksat yapar mı ?” ifadesinden asıl amacın cennet olmadığını rıza-i ilahi olduğunu anlarız.
Çocuklara Allah’ı anlatırken dikkat etmemiz gerekir. Onları Allah ile korkutmamalıyız. Allah’ın her zaman onların yanında olduğunu, onların ihtiyacını karşıladığını ve onları çok sevdiğini anlatmalıyız. Allah’ın verdiği nimetlerden dolayı kendisine şükretmemiz gerektiğini anlatmalıyız.
Bizi yokluk aleminin karanlıklarından varlık alemine çıkarıp, bizi Müslüman yapıp, bizi Risale-i nur ile tanıştıran, kimseye açmadığı esmasının tecellilerini 7 milyar içinde bize açan Allah’a hadsiz şükürler olsun. Amin.