Anma, anımsama, ezberleme, hatırlama. Söylenmesi tavsiye edilen hamd, sena ve dua için kullanılan sözlere de zikir denir. Bazı âlimler zikri, insana sevap kazandıran her türlü hareket olarak tarif etmişlerdir.
Kur’an-ı Kerim, ibadetlerin en câmii olan namaza zikir demektedir. Namaz kılan bir mümin Allah’ı anmakta, zikretmektedir. Bu zikir abdestle başlar. O’nun huzuruna çıkacağının şuuru içinde, O’nun sevgili Habibinin (a.s.m.) öğrettiği biçimde hazırlık yapan insan, Allah’ı yâd etmekte O’nu zikretmektedir.
Kâbe’ye teveccüh ettiğinde zikirdedir. Niyet ve tekbir zaten zikirdir. Derken Allah’ı tesbih ile hamd ile O’ndan başka ilâh olmadığını ifade ile zikir sürdürülür. Namaz kılan bir mümin bir taraftan da okuduğu sûrelerin mânâlarını düşünür. Kalbi okuduğu sûreye göre hâlden hâle girer.
Lisanen zikir namazdadır, kıraat sûretiyle. Kalben zikir namazdadır; tefekkür, haşyet, ümit, muhabbet sûretiyle.
İnsan, beden ve ruhtan ibaret olduğu gibi, âlem de şehadet ve gaybdan ibaret. Yâni, görünen ve görünmeyen âlemler. İnsanın maddesi bu âlemin maddesinden süzüldüğü için, bedenen yaptığı zikir de kâinatın zikrini temsil eder.
Gök gürlemesinden şimşek çakmasına, yaprak hışırtısından kuş cıvıltısına kadar, bu âlemi dolduran bütün sesler bir nev’i kıraattir. Kudretin söylettiğini duyururlar bize. Ve biz namazda Kur’an okumak suretiyle bu cehrî zikirlere hem iştirak eder, hem de hepsinin önüne geçeriz...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet