Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Tevbe Suresi 71-72. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
71 . Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar ise birbirlerinin dost (ve yardımcı)larıdırlar. İyiliği emreder, kötülükten yasaklarlar, namazı hakkıyla edâ ederler, zekâtı verirler, Allah’a ve Resûlüne itâat ederler. İşte onlar, Allah’ın kendilerine (âhirette de) merhamet edeceği kimselerdir. Şübhesiz ki Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.
72 . Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, altlarından ırmaklar akan,içinde ebedî olarak kalıcı oldukları Cennetler ve Adn Cennetlerinde güzel meskenler va‘d etti. (1) Allah’ın rıdvânı (râzı olması) ise daha büyüktür! İşte büyük kurtuluş budur!
1- “Hiç mümkün müdür ki, o Rahmân-ı Rahîm’in kendini tanıttırmasına mukābil, îmân ile tanımakla ve sevdirmesine mukābil, ibâdetle sevmek ve sevdirmekle ve rahmetine mukābil, şükür ile hürmet etmekle mukābele eden mü’minlere bir dâr-ı mükâfâtı (bir mükâfât yerini), bir saâdet-i ebediyeyi vermesin?” (Zülfikār, 10. Söz, 18)
“Saâdet-i ebediye iki kısımdır: Birincisi ve en yüksek kısmı: Allah’ın rızâsıyla, lütfuna, tecellîsine, kurbiyetine (yakınlığına) mazhar olmaktır. İkinci kısmı ise, saâdet-i cismâniyedir (bedenle olan saâdettir). Bunun esasları ise, süknâ (mesken), ekl (yeme), nikâh (evlenme)olmak üzere üçtür. Ve bu üç esâsın derecelerine göre saâdet-i cismâniye tebeddül eder (değişir). Ve bu kısım saâdeti ikmâl ve itmâm eden (tamamlayan), hulûd ve devamdır. Çünki saâdet devâm etmezse, zıddına inkılâb eder (döner).” (İşârâtü’l-İ‘câz, 196)