Kaliforniya Bilimler Akademisi, 2016 yılında yapılan yeni keşiflerle canlı sınıflandırmasına 133 yeni hayvan ve bitki türü eklendiğini açıkladı
California Bilimler Akademisine bağlı Biyoçeşitlilik, Bilim ve Sürdürülebilirlik Enstitüsü, yeni türlerin keşfine ilişkin yıllık raporunda 2016'da canlı sınıflandırmalarına 133 yeni türün eklendiğini bildirdi.
Yeni türler arasında 43 karınca, 36 böcek, 23 balık, yedi deniz yumuşakçası, dört örümcek, altı bitki, fosil halde bulunan beş kirpi ve bir kum doları, bir sinek, bir kum yosunu, bir mercan, bir vatoz, bir yılan balığı, bir köpek balığı, bir Afrika kertenkelesi ve yeni bir kuş virüsünün olduğu bildirildi.
Raporda, keşif çalışmalarına bir düzineden fazla akademi üyesinin yanı sıra çok sayıda uluslararası bilim adamının katkı yaptığı ifade edildi.
Keşifler arasında yer alan pembe ve sarı renkteki parlak bir balık olan "Grammatonotus brianne", insanoğlunun deniz altında yaptığı en derindeki keşif olarak tarihe geçti. Araştırmacılar, balığı denizin 150 metre altında filme alarak kayda geçirdi. aa
RİSALE-İ NURDAN: KAİNATIN KÜN EMRİNE İTAATİ BİR TEK NEFER HÜKMÜNDE
"Bir şeyin olmasını murad ettiği zaman onun işi sadece 'Ol' demektir; o da oluverir." (Yâsin, 36/82)
"Kâinatta, bittecrübe, her şeyin bir nokta-i kemâli vardır. O şeyin, o noktaya bir meyli vardır. Muzaaf meyil, ihtiyaç olur; muzaaf ihtiyaç, iştiyak olur; muzaaf iştiyak, incizab olur. Ve incizab, iştiyak, ihtiyaç, meyil, Cenâb-ı Hakk'ın evâmir-i tekviniyesinin, mahiyet-i eşya tarafından birer habbe ve nüve-i imtisâlidirler. Mümkinât mahiyetlerinin mutlak kemâli, mutlak vücuddur; hususi kemâli, istidadlarını kuvveden fiile çıkaran ona mahsus bir vücuddur."
"İşte, bütün kâinatın 'Kün' emrine itaati, bir tek nefer hükmünde olan bir zerrenin itaati gibidir. İrâde-i Ezeliyeden gelen kün emr-i ezelîsine mümkinâtın itaati ve imtisâlinde yine irâdenin tecellîsi olan meyil ve ihtiyaç ve şevk ve incizab, birden, beraber mündemiçtir. Latîf su, nâzik bir meyille, incimâd emrini aldığı vakit demiri parçalaması, itaat sırrının kuvvetini gösterir." (Sözler, Yirmi Dokuzuncu Söz)
"Evet, Kadîr-i Zülcelâlin iki tarzda icadı var: Biri ihtirâ' ve ibdâ' iledir. Yani hiçten, yoktan vücut veriyor ve ona lâzım her şeyi de hiçten icad edip eline veriyor."
"Diğeri inşa ile, san'at iledir. Yani, kemâl-i hikmetini ve çok esmâsının cilvelerini göstermek gibi çok dakik hikmetler için, kâinatın anâsırından bir kısım mevcudatı inşa ediyor; her emrine tâbi olan zerratları ve maddeleri, rezzâkiyet kanunuyla onlara gönderir ve onlarda çalıştırır."
"Evet, Kadîr-i Mutlakın iki tarzda, hem ibdâ', hem inşa suretinde icadı var. Varı yok etmek ve yoğu var etmek en kolay, en suhuletli, belki daimî, umumî bir kanunudur. Bir baharda, üç yüz bin envâ-ı zîhayat mahlûkatın şekillerini, sıfatlarını, belki zerratlarından başka bütün keyfiyat ve ahvallerini hiçten icad eden bir kudrete karşı "Yoğu var edemez." diyen adam, yok olmalı!" (Lem'alar, Yirmi Üçüncü Lem'a)