Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Âl-i İmrân Sûresi 39-43. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
39-Derken o, ma‘bedde namaz kılarken ayakta olduğu bir sırada, melekler ona şöyle nidâ ettiler: “Doğrusu Allah, sana Allah’dan bir kelime (olan Îsâ’)yı(1) tasdîk edici, bir efendi, bir iffet sâhibi ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahyâ’yı müjdeliyor!”
40-(Zekeriyyâ) şöyle dedi: “Rabbim! Doğrusu bana ihtiyarlık geldiği, hanımım da kısır olduğu hâlde, benim için bir oğul nasıl olur?” (Rabbi de ona:) “Böyledir! Allah, dilediğini yapar!”(2) buyurdu.
41-(Zekeriyyâ) dedi ki: “Rabbim! (Onun geleceğine dâir) bana bir alâmet kıl!” (Rabbi ona şöyle) buyurdu: “Senin (ona dâir) alâmetin, insanlarla işâret (ile anlaşman) dışında, üç gün konuşamamandır. Hem Rabbini çok zikret ve akşam sabah (O’nu) tesbîh eyle!”
42-Bir zaman da melekler şöyle demişlerdi: “Ey Meryem! Şübhesiz ki Allah, seni seçti, seni temiz kıldı ve seni âlemlerin kadınlarına seçkin kıldı.”
43-“Ey Meryem! Rabbine gönülden bağlan, secde et ve rükû‘ edenlerle berâber rükû‘ et!”
(1)Âyet-i kerîmede Allah-ü Teâlâ’nın Hz. Îsâ (as)’ı *****[kelime] diye isimlendirmesi; onu *** yani “Ol!” emri ve kelimesiyle, babası olmaksızın yaratmış olmasındandır. (Celâleyn Şerhi, c. 1, 408)
(2)Cenâb-ı Hakk’ın kudreti sonsuz olup, dilediği herşeyi yaratmaya muktedir olması hakkında bakınız; (sahîfe 55, hâşiye 1)