Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Mü'min (Gafir) Sûresi 64-65. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
64-Allah, arzı size kalınacak bir yer, göğü ise (üstünüze) bir binâ (bir tavan) kılandır. Hem sizi şekillendirdi de, sûretlerinizi güzel yaptı ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı. İşte Rabbiniz olan Allah bu (ni‘metleri veren)dir. (Ve) işte âlemlerin Rabbi olan Allah, ne yücedir!
65-O Hayy’dır (hayâtı bâkidir); O’ndan başka ilâh yoktur; öyle ise dinde O’na (karşı) ihlâslı (samîmî) kimseler olarak O’na kulluk edin! (*) Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur!
(*) “Ubûdiyet, emr-i İlâhîye (Allah’ın emretmesine) ve rızâ-yı İlâhîye (O’nun râzı olmasına) bakar. Ubûdiyetin dâîsi (sebebi) emr-i İlâhî ve netîcesi rızâ-yı İlâhîdir. Semerâtı ve fevâidi (fâideleri) uhreviyedir. Fakat ille-i gāye (asıl gāye) olmamak, hem kasden istenilmemek şartıyla, dünyaya âid fâideler ve kendi kendine terettüb eden (gelen) ve istenilmeyerek verilen semereler ubûdiyete münâfî (zıd) olmaz. Belki zayıflar için bir müşevvik (teşvîk edici) ve müreccih (tercih sebebi) hükmüne geçer. Eğer o dünyaya âid fâideler ve menfaatler, o ubûdiyete ve o virde (okunan duâya) veya o zikre illet (asıl sebeb) veya illetin bir cüz’ü (parçası) olsa, o ubûdiyeti kısmen ibtâl eder (geçersiz kılar). Belki o hâsıyetli (te’sirli) virdi akīm (netîcesiz) bırakır. Netîce vermez.” (Mesnevî-i Nûriye, 17. Lem‘a, 152)