Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Yunus Suresi 21-23. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
21 . Kendilerine dokunan bir zarardan sonra insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman, bir de bakarsın ki âyetlerimiz hakkında onların yine bir tuzakları vardır! (1) De ki: “Allah, tuzak(larıyla onlara karşılık vermek) cihetiyle daha sür‘atlidir!” Şübhesiz ki elçilerimiz (hafaza melekleri), kurmakta olduğunuz tuzakları (tek tek) yazıyorlar.
22 . Sizi karada ve denizde gezdiren O’dur. Hattâ gemilerde bulunduğunuz ve (o gemiler) hoş bir rüzgârla onları (o yolcuları, akarcasına) götürdükleri ve (onlar da) bununla sevindikleri bir anda, ona şiddetli bir fırtına gelir ve her yerden dalgalar onlara gelir (hücûm eder) de gerçekten kendilerinin tamâmen kuşatıldıklarını zannederler; (o zaman) dinde O’nun (rızâsı) için samîmî kimseler olarak Allah’a şöyle yalvarırlar: “Yemîn olsun ki, eğer bizi bundan kurtarırsan, muhakkak şükredenlerden olacağız!”
23 . Fakat (Allah) onları kurtarınca, haksız yere yeryüzünde fesad çıkarırlar. Ey insanlar! Fesad çıkarmanız ancak kendi aleyhinizedir; dünya hayâtının (az bir) menfaati(ni elde edersiniz ama), sonra dönüşünüz bizedir; artık (biz de) yapmakta olduklarınızı (hesâb sormak üzere) size haber veririz.
1- Bir ara Mekke’de yedi yıl devâm eden müdhiş bir kıtlık hüküm sürmüş ve bu yüzden birçok hayvan ve insan telef olmuştu. Nihâyet Cenâb-ı Hakk bol yağmurlar ihsân edince, herkesin yüzü gülmüş, memleket refâha kavuşmuştu. Fakat Mekke müşriklerinin, o yağmuru yıldızların ve putların lütfundan bilmeleri ve tekrar Allah’ın âyetlerini yalanlayarak alay etmeye başlamaları üzerine, bu âyet-i celîle nâzil olmuştur. (Nesefî, c. 2, 227)