Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Nahl Sûresi 81-85. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
81 . Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler de yaptı, hem sizin için dağlardan barınaklar kıldı ve sizi sıcaktan muhâfaza edecek elbiseler ve savaş(lar)ınızda sizi koruyacak zırhlar yaptı. Böylece üzerinizde olan ni‘metini tamamlar ki, Müslüman olasınız.
82 . (Habîbim, yâ Muhammed!) Buna rağmen eğer yüz çevirirlerse, artık sana düşen ancak apaçık bir tebliğdir.
83 . Allah’ın ni‘metini tanırlar; sonra da onu inkâr ederler; çünki onların çoğu kâfirdirler.(*)
84 . Her ümmetten bir şâhid çıkaracağımız gün ise, (**) artık inkâr edenlere ne (özür dilemeleri için) izin verilir, ne de onlardan (Rablerini) râzı etmeleri istenir.
85 . Ve zulmedenler azâbı gördükleri zaman, artık (o azab) onlardan ne hafifletilir, ne de onlara göz açtırılır.
(*) “Bu kâinât şehrinde ve zemin (yeryüzü) mahallesinde ve insan ve hayvanât kışlasında, öyle bir Rezzâk-ı Rahîm (sonsuz merhamet sâhibi ve bol bol rızıklandıran) ve öyle bir Muhsin-i Kerîm (sonsuz ihsân ve ikrâm edici olan Allah) tasarruf ve nezâret ve terbiye ediyor (gözetip idâre ediyor) ki, kendi ni‘metlerine mukābil (karşılık) hamd ve şükrettirmek için, zemîni bir sefîne-i ticâret (ticâret gemisi) ve erzak (rızıklar) getiren bir şimendifer (tren) ve yüzündeki bahar mevsimini bir vagon tarzında yapıp, yüz bin nevi‘ taâmlarla ve memeler denilen konserve paketleriyle doldurup kış âhirinde (sonunda) erzakları biten muhtaç zîhayatlara (canlılara) yetiştiren bir Rezzâk-ı Rahîm’in (bol rızık vererek ve hadsiz bir merhamet sâhibi bir Zât’ın) işleri olduğunu, zerre kadar aklı bulunan tasdîk eder. Ve tasdîk etmeyip inkâra sapan, elbette zemin yüzündeki vesîle-i hamd ü şükran (hamd ve teşekkür vesîlesi) olan bütün muntazam ni‘metleri ve muayyen (intizamlı ve belirlenmiş olan) rızıkları inkâr etmeğe mecbûr olup ahmak bir muzır (zararlı) hayvan olur.” (Şuâ‘lar, 15.Şuâ‘, 565)
(**) Burada geçen “her ümmetten çıkarılacak olan şâhid”den maksad, her ümmetin kendi peygamberidir. Onlar, kavimleri hakkında lehde veya aleyhde şâhidlik edeceklerdir. (Beyzâvî, c. 1, 554)