Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), En'âm Suresi 126-130. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
126 . Bu (İslâm dîni) ise, Rabbinin dosdoğru bir yoludur. İbret alacak bir kavim için âyetleri gerçekten iyice açıkladık.
127 . Onlar için Rableri katında selâmet yurdu (Cennet) vardır ve O (Allah), yapmakta oldukları (sâlih ameller) sebebiyle onların dostudur.
128 . Ve (Allah) o gün, onları hep berâber bir araya getirecektir. (Kendilerine:) “Ey cinler (tâifesinden olan şeytanlar) topluluğu! Şübhesiz ki (siz,) insanlardan (inkâr edenlerin sayısını) çoğaltmak istediniz!” (denilecek). Onların insanlardan olan dostları ise diyecek ki: “Rabbimiz! (Doğrusu biz) birbirimizden faydalandık ve bize takdîr ettiğin ecelimize ulaştık!” (O da) şöyle buyuracak: “Allah’ın dilediği müstesnâ, içinde ebediyen kalıcı kimseler olarak, varacağınız yer ateştir!” (1) Şübhesiz ki Rabbin, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır, Alîm (her şeyi hakkıyla bilen)dir.
129 . İşte böylece kazanmakta oldukları (günahlar) yüzünden, zâlimlerin bazılarını bazılarına dost ederiz.
130 . (O gün onlara:) “Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden, size âyetlerimi anlatan ve sizi bu gününüzle karşılaşmaktan korkutan peygamberler gelmedi mi?” (denilecek de onlar:) “Kendi aleyhimize şâhidlik ederiz (ki geldi)!” diyecekler; dünya hayâtı onları aldatmıştı ve gerçekten kendilerinin kâfir kimseler olduklarına dâir kendi aleyhlerine şâhidlik ettiler.
1- Burada geçen “müstesnâ” kelimesinden maksad, ya hesab verme zamânıdır ki, ehl-i Cehennem henüz ateşe girmemişlerdir. Veya zaman zaman ateşten çıkarılıp, daha büyük azab veren “zemherir (soğukluk) vâdisi”ne konuldukları zamandır, öyle ki bu azâbın dehşetinden bir an evvel ateşe dönmek isterler. Veya o istisnâ, dünyada amel cihetiyle artık Cehenneme girmesi neredeyse mukadder olan kişinin, hidâyete mazhar olarak bu netîceden kurtulmasıdır. (Râzî, c. 7/13, 202)