Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Neml Sûresi 27-37. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
27-(Süleymân, Hüdhüd’e) dedi ki: “Doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancılardan mısın; bakacağız!”
28-“Bu mektûbumu götür de kendilerine bırak; sonra onlardan (biraz öteye) çekil de, ne (netîce)ye varacaklarına bak!”
29-(Mektûbu alan Sebe’ Melîkesi:) “Ey ileri gelenler! Doğrusu bana (pek) şerefli bir mektub bırakıldı!” dedi.
30-“Şübhesiz ki o, Süleymân’dandır ve gerçekten o: ‘Rahmân, Rahîm olan Allah’ın ismiyle’ (diye başlamakta)dır.”
31-“(O mektûbda:) ‘Bana baş kaldırmayın ve bana Müslüman kimseler olarak gelin!’ (diye yazıyor.)”
32-(Melîke devamla) dedi ki: “Ey ileri gelenler! (Bu) işim hakkında bana fetvâ verin! (Ben, sizler yanımda) şâhid olmadıkça (size danışmadan) hiçbir iş (hakkında karâr)ımı kat‘îleştirici değilim.”
33-(Onlar:) “Biz güç sâhibleriyiz ve şiddetli savaş ehliyiz; fakat emir senindir; artık bak, ne emredersin!” dediler.
34-(Melîke:) “Şübhesiz hükümdârlar bir şehre girdikleri zaman orayı harâb ederler ve halkının şerefli kimselerini zelîl kılarlar. Evet böyle yaparlar!” dedi.
35-“Doğrusu ben ise, onlara bir hediye gönderen (önce iyilikle mukabele eden), daha sonra o elçilerin ne ile (nasıl bir netîce ile) döneceğine bakan (ve artık ona göre hareket edecek olan) bir kimseyim.”
36-Nihâyet (elçiler hediyelerle) Süleymân’a gelince, (Süleymân) dedi ki: “(Siz) bana mal ile yardım mı edeceksiniz? Hâlbuki Allah’ın bana verdiği (ni‘metler), size verdiğinden daha hayırlıdır! Hediyenizle ancak siz sevinirsiniz!”
37-“(Ey elçi!) Onlara dön; (eğer Müslüman kimseler olarak bana gelmezlerse) artık şübhesiz öyle ordularla onlara geliriz ki, onların buna karşı mukavemetleri yoktur. Ve kendilerini mutlaka zelîl ve küçük düşmüş kimseler olarak oradan çıkarırız.”