“Bir sultanın sağında lütuf ve merhamet ve solunda kahr ve terbiye lâzımdır. Mükâfat, merhametin iktizasıdır. Terbiye de mücazatı ister. Mükâfat ve mücazat menzilleri ahirettir.” (Mesnevî-i Nuriye)
İtaat edenlere mükafat verememek gibi, isyan edenleri cezasız bırakmak da padişahın izzetine yakışmaz; her ikisi de acizlik ve zaaf ifadesidir. Cenab-ı Hak bu gibi noksanlıklardan münezzehtir.
Onun kahrının tecelli etmemesini istemek, iki mânâya gelir:
Birisi, isyankârlara, azgınlara, zalimlere karşı hiçbir ceza tatbik edilmemesi. Bu, Allah’ın izzetiyle, gayretiyle, hikmet ve adaletiyle bağdaşmaz. Bu şık mümkün olmadığına göre, geriye bir tek şık kalıyor: İnsanların isyansız bir yaratılışa sahip olmaları, hep itaat üzere bulunmaları. Bu ise insanın değil, meleğin tarifidir...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet