Schneider, Alman Haber Ajansı'na (DPA) verdiği röportajında, "İslam Almanya'ya ait midir?" şeklindeki bir soruya karşılık, "İnançlarını buraya getiren ve burada yaşayan Müslümanlar Almanya'ya aittir. Bu nedenle İslam da Almanya'ya aittir. Ancak İslamiyet bugüne kadar çok kısıtlı ölçüde kültürel toplumsal bir güç geliştirebilmiştir. Yüksek okullarımızda henüz yeni bir İslami akademik teoloji geliştirilmeye başlanmıştır. Yani, aydınlanma sürecini yaşamış, Yunan felsefesinden, Roma hukukundan ve Hristiyan inancından etkilenmiş bir dünyada sesini duyurabilmesi ve tartışmaya müdahil olması daha biraz zaman alacak, ancak bu da gerçekleşecektir" şeklinde yanıt verdi.
Kuzey Ren Vestfalya eyaletindeki bazı okullarda İslam din dersi verilmesini nasıl bulduğunun sorulması üzerine de Schneider, bunu olumlu bulduğunu ifade ederek, "Din dersi, dini cemaatlerin varacağı uzlaşma doğrultusunda verilmeli. Bu konuda Müslüman derneklerin bir görüşme muhatabı olarak görülmeleri konusunda anlaşmasını ümit ediyorum. Bunun ne kadar zor olduğunu biliyorum, ancak bu konuda anayasamızın normlarına göre hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.
Hristiyan kiliselerin, üstünlüklerini kaybedecekleri endişesini yaşayıp yaşamadığı şeklindeki bir soruya karşılık da Schneider, gelişmelerin kendisini ürkütmediğini ya da kendisinde endişe oluşturmadığını kaydederek, önemli olanın, barış ve barışçı bir birliktelik konusunda mevcut olan potansiyellerin bir rekabet ya da karşılıklı mücadele için değil, karşılıklı saygı ve barışçı bir ortak yaşam için kullanılması olduğunu söyledi.
Yeni Şafak