Bu yazı siyasi bir yazı değil, sosyolojik bir analizdir…
Almanya´da seçimler öncesi eyalet ve federal Seçim Kurumları seçmenler için özel anketler hazırlarlar. Bu anketlerde siyaset, sosyal, eğitim, aile, uyum gibi bir çok konuyla ilgili sorular sorulur ve cevap seçeneklerinden bir tanesinin seçilmesi istenilir. Anket sonucunda seçime katılan siyasi partilerin size ne kadar uyduğu ortaya çıkıyor. Çünkü aynı sorulara siyasi partilerde yanıt vermiş oluyor ve bu şekilde sizin verdiğiniz cevapların hangi oranla hangi partiye denk düştüğü ortaya çıkıyor.
Bu anketlere katılan hangi müslüman veya türke sorsanız, sonuç olarak açık fark ile kendilerine en yakın parti olarak BIG Partisi çıktığını söylüyorlar. Yani aynı kendileri gibi düşünen, kendi değerlerini paylaşan bir siyasi parti ortaya çıkıyor. Bunu hem kültürel, hem dinsel bir denklik olarak görmek mümkündür. Fakat en önemlisi ise sosyal bir denklik – ki bu duruma değinmemiz gerekiyor.
BIG Partisi 2010 yılında kuruldu. Kurulduğu günden itibaren partinin çalışmalarını yakından takip etmeye çalışıyorum. Kurucusu ve başkanı 15 senelik dostum Haluk Yıldız. Samimiyetine ve gayretine inandığım Haluk Yıldız karınca misali de olsa partisiyle geleceğe önemli yatırımlar yapıyor. En önemlisi ise Haluk Yıldız, Almanya´da yaşayan türk ve müslümanların çoğunluğu gibi gençlik hayatında sosyal hayatta mücadele vermiş, üniversite döneminde belli haklar için çaba göstermiş ve birçok kültür derneği ve cami derneklerinde vazifeler almış olan birisi.
Bu sebeple yukarıda da belirttiğimiz gibi BIG Partisinin düşüncelerinin Almanya´daki müslüman ve türk toplumuyla bu kadar örtüşmesi de hiç şaşırtıcı değil. Haluk Yıldız kendisi bu toplumdan çıktığı için, toplumun nabzını ve isteklerini iyi biliyor. Toplumun sorunlarını kendisi de yaşadığı için hissediyor ve dolayısıyla çözümler üretebiliyor.
Bu nedenle kendi sesinin duyulmadığını, kendilerinin temsil edilmediğini düşünün büyük bir kitle kendileri gibi gördükleri BIG Partisine oy veriyorlar. En azından sosyolojik açıdan BIG partisinin çok büyük bir potansiyeli var. Ulaşabildiği kitle sadece türkler, müslümanlar veya göçmenlerden oluşmuyor, aynı şartlarda olan ve aynı değerleri paylaşan diğer seçmenlerden de oluşuyor.
Küçük ve yeni partilerde seçmenlere genelde “Oylarımız boşa gider“ gibi düşünce hakim olabiliyor. Halbuki her oy bir mesajdır. Hiç bir oy boşa gitmez. Her oy aynı zamanda bir mesuliyettir. Oy verdiğiniz partinin değerlerini ve yaptıklarını destekliyor manasına geliyorsunuz. Aslında her “küçük“ parti ve her gelen oy geleceğe bir yatırımdır.
Şüphesiz alman siyaset dünyasında göçmen partiler de var. Fakat analitik olarak bakıldığında bu partilerin adeta bir “Facebook-Balonu“ olduğu, takipçilerinin zaten oy kullanmayan, fakat bol miktarda gaz veren Facebook-Gençliği olduğunu tespit etmek mümkün. Bu nedenle tabanı olmayan bu partilerin ömrü de kısa oluyor.
https://twitter.com/Cemil_Sahinoez