Yapılan sosyolojik araştırmalara göre Almanya\'daki yaşayan gurbetçilerimizin hedef ve gayeleri çok sınırlı kalıyor. Örneğin ortalama bir hayat serüveni şu sekilde oluşuyor: Lise diploması elde etmek, iyi bir işe girmek, evlenmek, iki çocuk dünyaya getirmek, faizli bir krediyle ev almak.
Yapılan araştırmalara göre Almanya\'da yaşayan türklerin % 72'sinin hedefleri bu şekilde oluşuyor. Yani hayat bir şekilde ev aldıktan sonra duruyor… durgunluyor… ileri bir adım atılmıyor.
Yine aynı istatistiklere göre, 17-24 yaş arası Türk gençlerin hedeflerinde ne bir üniversite diploması nede çalıştıkları işyerinde bir yükselme var.
Hedefinde üniversite olanların arasındakilerin % 73'ü bayanlardan oluşuyor. Erkeklerin hedeflerinde daha çok “iyi bir iş“ veya “iyi bir meslek eğitimi“ var.
Üniversiteye giden erkeklerin okuduğu bölümlere bakıldığında, % 87'si işletme, ticaret, ekonomi veya hukuk seçiyor. Sosyoloji, piskoloji, edebiyat veya felsefe fakültelerini tercih eden erkek üniversiteliler % 5'lik bir oranla marjinal bir grubu temsil ediyorlar.
Bayanlarda ise “sağlıklı“ bir dağılım gözüküyor. Sosyal bölümleri okuyanların oranı % 52. Bayanlar arası marjinaller bilgisayar veya fizik fakültelerini tercih edenler oluyor.
Üniversiteyi bitirip, akademisyen olarak görev yapanlaron % 60'ı ise Türkiye\'ye yerleşmek ve akademik kariyerlerini orada devam ettirmek istiyorlar. Çünkü Almanya\'da eşit haklara sahip olmadıklarını düşünüyorlar. “Eşit haklar“ meselesini gelecek yazımızda ele alacağız…
Şimdi tekrar “hedef ve gayeler“ konusuna geri dönelim….
Almanya\'ya yerleşen birinci nesilin düşüncesinde, bir traktör parası biriktirip geri dönmek vardı. Hedeflerinde burada kalmak, Almanca dilini öğrenmek, çocuklarını Alman okullarında yetiştirmek yoktu.
Dolayısıyla çocuklarını da bu şekilde, bu düşünceyle yetiştirdiler. Yani hedefte daima “para kazanmak“ vardı. Bu nedenle üniversiteye giden gurbetçilerin oranı her zaman % 5'lerin altında olmuştur. Türk gençlerinin hedeflerinde liseyi bitirdikten sonra, meslek okuluna girip, ileride iyi maaşlı bir işe girmek var(dı).
Birçok gurbetçi ailelerin düşencelerinde bu meselenin halen değişmemesi ilginçtir.
Evet, aşağılık komplekslerimiz halen devam etmekte.
50 senedir Türkler Almanya\'da yaşıyorlar. Yüzbinlerce işci ve öğrenci Türkiye\'den gelip, Almanya\'ya yerleşmişler. Gelenler, kalmışlar, dönmemişler.
Fakat bütün yatırımlar, hedefler, gayeler halen hiç dönülmeyecek olan anavatan için yapılıyor.
Hesaplar Türkiye için yapılıyor…
Almanya\'nın hesabı unutuluyor. Bu hesabı kim görüyor?
Bu hesapta, Türk gençlerinin hedefsiz gayesiz olması yazıyor.
Bu hesapta, türk gençlerinin ellerinden tutan olmadığı yazıyor.
Bu hesapta, Türk gençleri için bir yol harıtasının olmadığı yazıyor.
Bu hesapta, Türklerin kendi anadillerini unutmaları yazıyor.
Bu hesapta, Türklerin asimile edilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldıkları yazıyor.
Bu hesapta… daha neler yazıyor.
Bu hesabın sorumlusu elbette sadece biz gurbetçiler değiliz. Yukarıda bir satır ile değindiğim “Eşit Haklar“ konusu, bu hesabı körükleyen durumlardan en önemlisi. Bizim payımıza düsen faktörler ise sorumsuzluk, perspektifsizlik ve yanlızca “madde“ ve “para kazanma“ ağırlıklı düşüncelerimiz….
Yazımızın en başına tekrar dönelim:
Bir fabrikada çalışmak, evlenmek, çocuk dünyaya getirmek, ev satın almak…. ve bitti.
Bu şekilde devam eden bir hayat, adeta 30 yaşında sona eriyor.
Ne bir adım ileri atılıyor,
Ne de gelecek nesillerin yollarına dökülen dikenler temizleniyor.
Moral Haber