Risale Haber sitemizde, “Evlilik programları aile yapısını bozuyor!” başlıklı bir haber yayınlandı. Haberde, evlilik programlarının Türk aile yapısını olumsuz etkilediği anlatılıyordu.
Bu programların yapılış amacının evlilikten ziyade reyting olduğu, biraz izlemekle kolayca anlaşılabiliyor.
Geçtiğimiz günlerde, “Evleneceksen Gel” adlı evlilik programında ilginç bir olay yaşanmıştı. Gelin adayı, damat adayının maaşın ikibinbeşyüz lira (bir çok insanın asgari ücretle geçindiği ülkemizde bence hiç de küçümsenmeyecek bir maaş) olduğunu öğrenince bozulmuştu. Bu para benim mazot parama bile yetmez diye tepki göstermişti. Olay haber sitelerinin günemindeydi. Oysa ki bu sadece bir tanesi, buna benzer ne tartışmalar yaşanıyor…
Evlilik programları, evlilik gibi kutsal bir birlikteliği ayağa düşürüyor. Reyting uğruna her gün değişik olaylar, kavgalar, bağrışlar, evliyken programa katılanlar, loca denilen yerde (evlilik adaylarının toplandığı salon) aynı anda üç dört kişiye yazılanlar, neler neler…
Geçtiğimiz yıllarda da genç bir erkek bir bayana talip olmuştu. İş yerinde çalışıyorken annesi aramış. Programda gördüğü bir kızı beğenmiş. Hemen oğlunu aramış tam sana göre bir kız diye. Oğlu da koşmuş gelmiş kızı almaya. Sanki manavdan elma alıyor. Kabul etmedi tabi kız, hiç kabul eder mi? Bir kere çocuk, kendi özgür iradesiyle gelmemiş. Annesi beğenmiş o da almaya gelmiş kızı.
Bir de programda genellikle söyledikleri şu oluyor: “Benim için paranın, malın önemi yok. Ben, bana değer verecek, beni sevecek birisiyle aşk evliliği yapmak istiyorum. ”
Otuz-kırk yıldır bulamadığı aşk evliliğini televizyonda bulacak. Öyle düşünüyor. Telefonla bağlanan talibini çağırıyor ekranlara. Talibi çıkıp geliyor ta uzak diyarlardan.
Gelin adayı, gelen talibine şu soruyu soruyor: Aylık gelirin ne kadar? Evin var mı, araban var mı, katın var mı, yatın var mı, atın var mı?
Demek istiyor ki, “Eğer sadece atın varsa, bin o ata geldiğin yere geri git. Ama katın, yatın varsa eğer, atının terkisine beni de al birlikte gidelim. ”
Şaka bir yana, geliri düşükse elektrik alamadığından dem vurup çay içmek için bile fırsat vermiyor talibine. Bu böyle olunca, hem para pulun önemi yok deyip hem de maaşını ve kendine ait evinin olup olmadığını sormak kişinin samimiyetsizliğini gösteriyor.
Elbette evlenecek bir bayan, kendini güvence altına almak ya da rahat etmek için maaş, ev gibi durumları sorabilir, en doğal hakkıdır. Fakat bari en başından paranın, pulun öneminin olmadığını söyleme.
Maalesef, televizyon ekranlarında boy gösteren dizilerin de tetiklemesiyle evlilikte “maddiyat” algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Maddiyat ön planda tutulunca da maneviyat göz ardı ediliyor. Oysa Ebu Hüreyre'den rivayet edilen hadise göre Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyuruyor: “Bir kadınla dört özelliği için evlenilir; malı, soyu, güzelliği ve dini için… Siz dindar olanını seçin. ”
Başka bir Hadiste ise, “Kim bir kadınla sadece soyu, şerefi ve itibarı için evlenirse, Allah o kimseyi zelil eder. Kim bir kadınla sadece malından dolayı evlenirse, Allah onu fakir kılar. Kim de gözünü haramdan korumak, ırz ve namusunu muhafaza etmek, akrabası ile ilişkilerini devam ettirmek için evlenirse, Allah bu evliliği iki taraf için de hayırlı ve uğurlu kılar. ” buyruluyor.
Peygamber Efendimizin tavsiye ettiği evlilikte aranan vasıflarla, izdivaç programlarında istenilen vasıfların hangileri örtüşüyor?
Her şeyimizi sanal ortamda yapmaya alıştığımız için evliliği de sanal ortamlarda yapmaya başladık. Televizyon ekranlarında ve sanal ortamlarda yapılacak olan evlilik ne derece sağlıklı olabilir?
Selam ve dua ile…