Ömer Faruk Kaya’nın haberi
RİSALEHABER- Diyarbakır Kültür Merkezi’nin düzenli olarak gerçekleştirdiği üniversite seminerlerinde “Amel-i Salih” konusu Mehmet Tura tarafından sundu. Tura, Amel-i Salih konusunu, “Amel-i Salih Nedir”, “Bir Amel Nasıl Salih Olur?” ve “Salih Amel Örnekleri” başlıkları altında işledi. Başlıkların içerikleri şöyle:
1-Amel-i Salih Nedir? Ne demektir?
İyi, güzel, faydalı, sevaba ve Allah'ın rızasına sebep olacak, haram sınırına girmeksizin kişinin iman, iyi bir niyet ve ihlas ile yapmış olduğu davranışlar.
"Amel", iş manasına gelir. "salih" ise, elverişli, yararlı, yarayışlı demektir. Dolayısıyla amel-i salih; kişiye ahiret saadetini sağlamaya, Allah'ın rızasını kazanmaya elverişli olan, Allah katında bir değer ifade eden davranışlardır.
İmanı kuvvetlendiren, sağlamlaştıran, onu çepeçevre sararak koruyan salih amellerdir. Amel-i salih Kur'an-ı Kerim'de doksan küsur yerde doğrudan doğruya veya dolayı olarak emredilmiştir. Salih amelden söze den ayetler genellikle, önce imana değinerek başlarlar. Bunların hep "İman edip salih amel isleyenler... " şeklinde oldukları görülmektedir. Bu da iman ile amelin, bir bütünün ayrılmaz parçaları olduğunu ortaya koyar. iman olmadan güzel davranışların hiçbir önemi olmadığı gibi, salih amel olmadan da kuru bir imanın tadı yoktur.
Amel-i salih, Allah'ın rızası gözetilerek yapılmış bir amel olursa kişinin duasının kabul olunmasına sebep ve vesile olabilir. İnsan sıkıntı anlarında daha önceden yapmış olduğu salih bir amelden dolayı Allah'ın izniyle sıkıntıdan kurtulabilir.
Bugünlerde, Kur'ân-ı Hakîmin nazarında, imandan sonra en ziyade esas tutulan takvâ ve amel-i salih esaslarını düşündüm. Takvâ, menhiyattan ve günahlardan içtinab etmek; ve amel-i salih, emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır. Her zaman def-i şer, celb-i nef'a râcih olmakla beraber, bu tahribat ve sefahet ve câzibedar hevesat zamanında bu takvâ olan def-i mefasid ve terk-i kebair üssü'l-esas olup büyük bir rüçhaniyet kesb etmiş. Bu zamanda tahribat ve menfî cereyandehşetlendiği için, takvâ bu tahribata karşı en büyük esastır. Farzlarını yapan, kebireleri işlemeyen, kurtulur. Böyle kebair-i azîme içinde amel-i salihin ihlâsla muvaffakiyeti pek azdır.
Hem, az bir amel-i salih, bu ağır şerait içinde çok hükmündedir.
Hem, takva içinde bir nevi amel-i salih var. Çünkü, bir haramın terki vaciptir. Bir vacibi işlemek, çok sünnetlere mukabil sevabı var. Takvâ, böyle zamanlarda,
binler günahın tehâcümünde bir tek içtinab, az bir amelle, yüzer günah terkinde, yüzer vacip işlenmiş oluyor. Bu ehemmiyetli nokta, niyetle, takvâ namıyla ve günahtan kaçınmak kastıyla menfî ibadetten gelen ehemmiyetli a’mal-i salihadır.
Risale-i Nur şakirtlerinin, bu zamanda en mühim vazifeleri, tahribata ve günahlara karşı takvâyı esas tutup davranmak gerektir. Madem her dakikada, şimdiki tarz-ı hayat-ı içtiamiyede yüz günah insana karşı geliyor; elbette takvayla ve niyet-i içtinabla yüzer amel-i salih işlenmiş hükmündedir. Malûmdur ki, bir adamın bir günde harap ettiği bir sarayı, yirmi adam, yirmi günde yapamaz ve bir adamın tahribatına karşı yirmi adam çalışmak lâzım gelirken; şimdi, binlertahribatçıya mukabil, Risale-i Nur gibi bir tamircinin bu derece mukavemeti vetesiratı pek harikadır. Eğer bu iki mütekabil kuvvetler bir seviyede olsaydı, onun tamirinde mu'cizevâri muvaffakiyet ve fütuhat görülecekti.
Ezcümle: Hayat-ı içtimaiyeyi idâre eden en mühim esas olan hürmet vemerhamet gayet sarsılmış. Bazı yerlerde, gayet elîm ve biçare ihtiyarlar, peder vevalideler hakkında dehşetli neticeler veriyor.
Cenâb-ı Hakka şükür ki, Risale-i Nur, bu müthiş tahribata karşı girdiği yerlerdemukavemet ediyor, tamir ediyor. Sedd-i Zülkarneynin tahribiyle Ye'cüc ve Me'cüclerin dünyayı fesada vermesi gibi, şeriat-ı Muhammediye (a.s.m.) olansedd-i Kur'ânî'nin tezelzülüyle ve Ye'cüc ve Me'cücden daha müthiş olarak ahlâkta ve hayatta zulmetli bir anarşilik ve zulümlü bir dinsizlik fesada ve ifsada başlıyor.
Risale-i Nur'un şakirtleri, böyle bir hâdisede mânevî mücahedeleri, inşaallahzaman-ı Sahâbedeki gibi, az amelle, pek büyük sevap ve a'mâl-i saliha medarolur.
Aziz kardeşlerim, işte böyle bir zamanda, bu dehşetli hâdisâta karşı, ihlâskuvvetinden sonra bizim en büyük kuvvetimiz, iştirâk-i a'mâl-i uhrevî düsturuyla
birbirimize kalemlerle, herbirinin a'mâl-i saliha defterine hasenat yazdırdıkları gibi; lisanlarıyla, herbirinin takvâ kalesine ve siperine kuvvet ve imdatgöndermektir. Ve bilhassa fırtınalı tehacüme hedef olan bu fakir ve âcizkardeşinize, bu mübarek şuhur-u selâsede ve eyyâm-ı meşhurede yardıma koşmak, sizin gibi kahraman ve vefadar ve şefkatkârların şe'nidir. Bütün ruhumla bu imdad-ı manevîyi sizden rica ediyorum. Ve ben dahi, iman ve sadakat şartıyla, Risale-i Nur talebelerini bütün dualarıma ve manevî kazançlarıma, yirmi dört saatte, iştirak-i a'mâl-i uhreviye düsturuyla, bazan yüz defadan ziyade "Risale-i Nur talebeleri" ünvanıyla hissedar ediyorum.
2-Bir Amel, Nasıl Salih Olur?
Sağlam Bir İman ile Yapılmalıdır
Zîrâ iman olmadan insanın yaptığı amellerin ahirette bir değeri yoktur. Kur'ân-ı Kerîm'i baştan sona incelediğimizde birçok âyette, iman ile salih amelin beraberce zikredilmekte olduğunu da görmekteyiz. Yapılan amellerin Allah katında kabul edilip kişiyi ebedî kurtuluşa eriştirebilmesi için sağlam bir inanca dayanarak yapılması gerekir. Yani iman esasına bağlı olmadan yapılan amellere Yüce Allah hiçbir değer vermez. Kur'ân, iman temeline dayanmayan, iman mihverine bağlanmayan ve bu nizamdan kaynaklanmayan bütün davranışları/hareketleri yok sayar. Nitekim Yüce Allah, bu hususta şöyle buyurur: "Rablerini inkâr edenlerin durumu (şudur): Onların amelleri fırtınalı bir günde rüzgârın, şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. İyiden iyiye sapıtma işte budur. "7; "İnkâr edenlere gelince, onların amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir ki susayan onu su zanneder; nihâyet ona vardığında orada herhangi bir şey bulamamış, üstelik yanı başında da (inanmadığı, kendisinden sakınmadığı) Allah'ı bulmuştur; Allah ise, onun hesabını tastamam görmüştür.
Kitap ve Sünnet'e Uygun Olmalıdır
İnsanın yaptığı amelin salih olabilmesi için ikinci şart; Kitap ve Sünnet'e uygun olması gerektiği hususudur. Zîrâ Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), Buhari ve Müslim'in rivâyet etmiş oldukları bir hadîste şöyle buyurmaktadır: "Kim bizim emrimize uymayan bir iş yaparsa onun yaptığı o amel geçersizdir. " Hadîste de ifade edildiği gibi kişinin yaptığı amel, Allah (celle celâluhu) ve Resulü'nün (sallallâhu aleyhi ve sellem) emrine uygun olması gerekir. Aksi takdirde yapılan amel bid'at olur ki, bid'at dinde kabul edilmediği gibi kişiye büyük bir sorumluluk getirir.
İhlâslı Olmalıdır
Yapılan amelin salih olmasının en önemli şartlarından birisi de ihlâstır. İhlâs sözlükte; "bir şeyi saf, temiz ve arıtılmış hale getirmek" mânâsına gelmektedir. Terim olarak ihlâs ise; "kalbin şirkten, riyadan ve her türlü Allah dışında kalan bütün bağlardan arındırmak, çıkar ve şöhret amacı gütmeden içten, riyasız, samimi sevgi ve bağlılık" demektir. Başka bir ifadeyle ihlâs, "Yapılan ibadet ve işlerde gösterişe yer vermemek, sırf Allah rızasını düşünerek, ona göre hareket etmektir. " İnsanın yaptığı amel, sadece Allah rızası için olmalıdır. İnsanların beğenisi/gösteriş için yapılan ameller salih amel değildir. Nitekim Yüce Allah mealen, "De ki: Dinde ihlâslı olarak Allah'a ibadet etmem bana emrolundu. "18, "De ki: Ben dinimde ihlâs ile ancak Allah'a ibadet ederim. "19 buyurmaktadır. Riya ve gösteriş için yapılan amel karşılığında insanın sevap beklentisi içinde olması çok yanlıştır. Çünkü riya ve gösteriş için yapılan ameli Allah asla kabul etmez.
3-Salih Amel Örnekleri
Kur'an "sâlihat"ı mutlak, mübhem bırakıyor. Çünki ahlâk ve faziletler, hüsn ve hayr çoğu nisbîdirler. Nev'den nev'e geçtikçe değişir. Sınıftan sınıfa nâzil oldukça ayrılır. Mahalden mahalle tebdil-i mekân ettikçe başkalaşır. Cihet muhtelif olsa, muhtelif olur. Ferdden cemaate, şahıstan millete çıktıkça mahiyeti değişir.
Meselâ: Cesaret, sehavet erkekte gayret, hamiyet, muavenete sebebdir. Karıda nüşûze, vekahete, zevc hakkına tecavüze sebeb olabilir.
Meselâ: Zaîfin kavîye karşı izzet-i nefsi, kavîde tekebbür olur. Kavînin zaîfe karşı tevazuu, zaîfte tezellül olur.
Meselâ: Bir ulü-l emr, makamındaki ciddiyeti vakar, mahviyeti zillettir. Hanesinde ciddiyeti kibir, mahviyeti tevazudur.
Meselâ: Tertib-i mukaddematta tefviz, tenbelliktir. Terettüb-ü neticede tevekküldür. Semere-i sa'yine, kısmetine rıza kanaattır. Meyl-i sa'yi kuvvetlendirir. Mevcuda iktifa, dûnhimmetliktir.
Meselâ: Ferd mütekellim-i vahde olsa müsamahası, fedakârlığı amel-i sâlihtir. Mütekellim-i maal-gayr olsa hıyanet olur.
Meselâ: Bir şahıs kendi namına hazm-ı nefs eder, tefahur edemez; millet namına tefahur eder, hazm-ı nefs edemez. Herbirinde birer misal gördün, istinbat et.
Madem ki Kur'an bütün tabakata, bütün a'sârda, kâffe-i ahvalde şâmil bir hitab-ı ezelîdir. Hem nisbî hüsn, hayr çoktur. Sâlihattaki ıtlakı, belîgane bir îcaz-ı mutnebdir. Beyanda sükûtu, geniş bir sözdür. Sünuhat(5 - 6 )
Yerden yere salih amel değişir ve tadat ile de bitmez. Ancak biz yine de amel-i salih olarak zikredebileceğimiz bir kısım davranışları şöyle sıralayabiliriz.
Kuran okumak, öğrenmek, öğretmek, anlamaya çalışmak
Allahın emirlerini yerine getirmeye çalışmak
Ailenin rızkını temin hususunda Helal ve harama riayet etmek
Tevbe etmek
Allahı dua, tevbe, zikr ile anmak
Hastayı Allah için ziyaret etmek
Misafire Allah için ikramda bulunmak
Davete icabet etmek
Müslüman kardeşinin iyiliğini istemek
Temizliği istemek ve temiz olmak
Vaaz ve nasihat dinlemek
İnsanlara ve insanlığa faydalı olmak
Sabah namazına kalmak niyetiyle uyumak
İyiliği emr, kötülüğü nehyetmek
Allah için infak etmek, sadaka vermek
Güzel söz söylemek
İbadetlere devam etmek
Dini bilgiyi artırmak için gayret sarfetmek
Yakınlarını gözetmek, akrabalık hukukuna riayet etmek
Komşularla iyi geçinmek
Sözünde durmak
Emanetlere riayet etmek
Ahret için yatırım yapmak
Yaratılan her varlığa güzel muamelede bulunmak
Çocuklara Allah’ı, peygamberi, dini öğretmek
Ailesiyle birlikte ibadet etmek
Her işe besmeleyle başlamak
Yetimleri görüp gözetmek, dul ve yoksullara yardım etmek
Ana-babaya iyilik ve itaat etmek
Kötülüklerden uzak durmak
Gözü haramlardan korumak
Ticari iş ve işlemlerde dürüst davranmak
Kalbi kinden öfke ve düşmanlıktan uzak tutmak
İffet ve hayalı davranmak
Güzel ahlaklı olmak
Sünnetlere riayet etmek
Cenazelere iştirak etmek
Selamı yagınlaştırmak
Mescitlerin inşasına katkıda bulunmak
Namaz için cemate adım atmak
Vakıfları koruyup kollamak
Vatanını-milletini sevmek,
Kamu yararını gözetmek
Kaynak: RisaleHaber.com