Tarih boyunca fen veya sosyal bilimlerle uğraşan herkes geçmişten faydalanmış, kendisi de bir şeyler katmış ve yeni şeyler üreterek insanlığa sunmuştur. Geçmişin fikirleri, deneyimleri günümüze böyle gelmiştir. Bazen geçmişte doğru kabul edilen şeylerin yeni araştırmalarla yanlış olduğu da ortaya çıkmıştır. Ama bazı olaylarda durum öyle değildir, “Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok”tur.
Bir olayı önceden görmek, sakıncalarına herkesi inandırmak ve tedbir almak her zaman mümkün olmaz. İsteseniz de bazen yapamayabilirsiniz. Nitekim Gülen hareketi olayında da böyle oldu. Çok önceden bu harekete temelde karşı olanlar bu hareketi kötülerken, 60’lı yıllardan itibaren ülkemizde etkili iktidar veya muhalefetteki bütün siyasetçiler tarafından ise korundu, kollandı ama 2002 yıllarından itibaren de daha etkili konuma geldiler. Ancak sonra yollar ayrıldı ve iktidar ile “Gülen hareketi” birbirlerine karşı savaşa başladılar. Her iki tarafa da yakın olanlar önceleri yaşanan olaylara iktidarla Gülen hareketi arasında bir anlaşmazlık olarak baktı, zamana bıraktı ve düzeleceğini umdu. Ama bu iyi niyetli öngörüler gerçekleşmedi.
Nur talebeleri arasında, bu sitede veya başka sitelerde onlara hüsnü zanla bakanlar, makale yazanlar, röportaj verenler olduğu gibi, sessiz kalanlar veya baştan beri duruşunu hiç bozmadan karşı olanlar ve onları baştan beri Nur hareketinin dışında görenler de vardı.
Bu hareketin amacı 40-50 yıl gibi uzun yıllar içinde değişmiş, şimdi adı bir terör örgütü, “FETÖ” olmuştu. Siyasal iktidar bundan sonra onları terör örgütü olarak görerek mücadeleyi artırmıştı. Herkes kendi yaşadığı yıllara göre bu harekete bakmış, öyle değerlendirmiş olduğundan bu yeni ismi uzun zaman kabul edememişti. Evet burada her kesimin, kendi yanılgıları yatıyordu. Yıllarca bu hareketin içinde bulunan bazıları kopmaya başladı bazıları hala devam ettiler. Kafalar karışıktı. O cemaatten nemalanan kim yanıldığını kolayca itiraf edip kabullenebildi? Kim gururunu kırıp, “evet ben de yanıldım” diyebildi? Hatta hiçbir menfaati olmayanlar varsa eğer, ben yanıldım diyebildiler mi?
Siyasal iktidar bundan sonra onları terör örgütü olarak görerek mücadeleyi artırmıştı. En son ülkemiz 15 Temmuz 2016’da FETÖ tarafından organize edilen başarısız bir darbe girişimi yaşadı. Cumhurbaşkanının halkı sokağa çağırması, ihtilalcilere karşı koymalarını ve milli iradeye sahip çıkmalarını istemesiyle de halk, parti gözetmeksizin buna karşılık verdi, ölümü göze alarak sokaklara çıktı. Uçaklardan, helikopterlerden atılan mermilerden şehit oldu, gazi oldu, kimisi tankların altına yattı kimisi de tankların üstüne çıktı. Bu milletin 241 evladı şehit, 2191 evladı da gazilik mertebesine ulaştı.
Darbe teşebbüsünün ardından 4 ay gibi bir zaman geçti, şifreli haberleşme ağları ele geçti, birçok itiraf oldu, örgüt çözüldü, abi ve ablalardan bir kısmı yurt dışına kaçtı. Binlerce kişi kamudan atıldı, darbeye katılan asker, polis ile onları maddi olarak destekleyen işverenler tutuklandı. Her gün yenileri bu konvoya ekleniyor.
Siyaseten ve hukuken ciddi adımlar atılması gerekirken, 15 Temmuz öncesinde maalesef atılamamıştı. 15 Temmuz’da ortaya çıktı ki onlara hüsnü zanla bakan herkes yanılmıştı. Herkesin bugüne gelmekte suçu vardı, kiminin az, kiminin çok. Ama bunu ölçmeye kalkışmanın hiç faydası yok. Evet yanıldık deyip artık ileriye bakalım.
Depremde bazı evler yerle bir olurken bazılar da zarar görür. Bu hareket ülkemizde sosyal bir deprem yaşattı. İslami bir kanaldan gelip FETÖ adı verilen örgüte evrildiği için bu ülkede yaşayan bazı kimseler, siyasetçiler, sol aydınlar veya bazı ilahiyatçılar (!) şimdi FETÖ dışındaki dini cemaatlere hem baskı yaptırmak için gayret gösteriyorlar hem de kamudan işlerine son verilen Fetöcü personellerin avukatlığını yapıyorlar. Aynı zamanda devlet dairelerinde çalışan personel arasındaki çeşitli cemaatlere mensup kişileri hedef tahtasına koydurup onları kamudan çıkarttırma gayreti gösteriyorlar.
Hukukta suçlar bireyseldir, kişi suçlu olduğu kesinleşene kadar masumdur. FETÖ örgütü için çalışan, maddi manevi onu destekleyenler ile onlarla yakından uzaktan ilgisi olmayan diğer cemaatlerin ne suçu var? Gülen hareketi bir terör örgütüne dönüştüyse başka bir cemaate bağlı olmak niçin suç olsun? Devlet eyleme bakar, kimin eylemi suç ise onu cezalandırır, kim o suça ortak olmuşsa onu cezalandırır, kimseyi potansiyel suçlu olarak göremez.
Biz Müslümanlar için Kur’an’dan sonra sünnetler gelir. “Müminin ferasetinden sakının! Çünkü o Allah’ın nuruyla bakar” hadisinin ışığı altında başkasının değil kendisinin ferasetine bakmalı, geçmişe dönüp, Gülen hareketinin bugünlere gelmesinde, FETÖ’ye dönüşmesinde kendisinin maddi-manevi bir desteği olup olmadığını sorgulamalı. Bir katkısı olmuşsa hem Allah’tan, hem de şehitlerin ailelerinden, gazilerden af ve özür dilemekte acele etmelidir, yoksa tarih yine tekerrür eder değil mi?
Biz bu depremi yaşadık başka ülkeler bize iyi baksınlar, özellikle FETÖ örgütünün açtığı okullar, işyerleri o ülkenin geleceğini karartabilir. Çünkü FETÖ artık yalnız değil, onun arkasında bazı devletlerin gizli servisleri, örgütleri var. Nereden mi anladık? Bu kadar sinsilik, bu kadar gizlilik, onca yıllar kendini belli etmeden takiyye yapmak bir kişinin aklı olamaz. Onların işleri önce ülkede bazı insanlara güven sağlanması için her türlü desteğin verilmesine çalışmak, ona güven sağlanınca devleti ele geçirmek için insanlarını devlete yerleştirmek ve vakti gelince ülkede huzursuzluk çıkarmak ve mezhep savaşlarını körüklemek, terörle ülkeyi kana bulamak, sonunda ülkeleri işgal etmek ve kendilerine hizmet edecek olan köle idarecileri seçtirmek veya ihtilalle başa getirmek.
Bu ortak akılla yapılan uluslararası bir proje, ilkönce bizde denendi. Böyle projelerde önce hainler kullanılır zamanı gelince sonra feda edilir. Çünkü onlar yarın efendilerine de ihanet ederler. Elbette vatanına, milletine, inançlarına ihanet edenlere güvenilmez. Peki onları ülkelerinde saklamakta ne zamana kadar devam ederler? Projeden tamamen ümit kesince.
Bu devletler kim mi? Yurt dışına kaçanların yaşadıkları ülkelere bakın, onları geri vermemek için ipe un serenlerin izini takip edin, onları buldunuz mu? Kaç ülke?
Türkiye bizim tarihteki 16. devletimiz, bu vatanın her karışı bizim atalarımızın kanıyla sulanmış. Bu ülkeyi bizlerin de kanımızın son damlasına kadar koruyacağımızı 15 Temmuz’da gördünüz. Biz buradayız, bekleriz.
Ey emperyalistler geleceğiniz varsa göreceğiniz de var. Vatan şairinin sözleriyle size sesleniyoruz:
Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten.