Yapılan güzel işlerin, yaşanan coğrafyayla ilişkisi olduğuna inanırım. Bazı mekânlar insanlara bir şeyler yapmak için gayret verir, kişinin azmini arttırır. İstanbul’u ve bir nebze de olsa Ankara’yı bundan ayrı düşünmek gerek. Oralarda bir şeyler yapmak için insanda azimden daha fazlası olması gerekir. Anadolu’da bir şeyler yapmak için sağlam kuşanılmış birkaç yürekli insan olsun yeter. Gizli ilişkilere, entrikalara, gruplaşmalara gerek yoktur Anadolu’da. Bir şeyler yapmak için insanlar ortaya çıkar ve ortaya gösterişten uzak, samimi Anadolu gibi çalışmalarını sürerler.
Edebiyat dergiciliğinde Anadolu’nun yeri her zaman ayrıdır. Öyle zamanlar olmuştur ki Anadolu’dan çıkan bir dergi İstanbul’da çıkan sayısız dergiyi sallamayı başarmıştır. ( Kırağı, İpek Dili, Çerağ, Susku, Sühan…) Samimiyetiyle, ağır başlı duruşuyla ve çıkış amacıyla Anadolu dergileri içtenliğin bir göstergesidir.
Anadolu’da çıkan dergilerde sayfalar dolusu dergi ekibinin birbirini ağırladığı yazılara, söyleşilere hatta şiirlere rastlayamazsınız. Hatta bu dergilerin bazı sayılarında dergi ekibinin hiçbir çalışması bile yer almaz. Çünkü burada amaç, kendini reklâm etmek değil, sağlam bir iş çıkarmaktır.
Son yıllarda çıkan dergilere bakacak olursak bunu daha iyi anlayabiliriz. Özellikle bazı iller vardır ki edebiyat dergiciliğinde adından söz ettiren işlere imza atmaya devam ediyor. Elime ulaşan dergilerden Semaver Öykü ve Kün Edebiyat dergileri bunun en iyi örneği olabilecek çalışmalar arasında sayılabilir. Semaver Kayseri ‘de Kün ise Yozgat’ta çıkıyor. İki dergiyi de inceleyecek olduğumuzda içerikten tutun da sayfa düzenine kadar her noktası bir titizliğin göstergesi olacak şekilde hazırlanmış dergiler.
Semaver, öykü dergisi. Özellikle son zamanlarda dergilerin, yayınevlerinin öyküye verdiği önemin ardından öykü dergilerinin çıkıyor olması çok güzel bir gelişme. Merkez dışında pek alışkan olmadığımız bu türden bir çalışmanın altından Semaver dergisi ilk iki sayısıyla gösterdi ki yüzünün akıyla çıkacak. Öyküler, öykü üzerine yazılar, denemeler, kitap inceleme yazıları ile Semaver dopdolu olarak okuyucunun karşısına çıkıyor. Derginin mütevazi duruşuna denk düşen öykülerdeki sıcaklık da okuyucuyu kısa zamanda kuşatacağa benziyor.
Anadolu dergilerinin iki yüzü vardır. Dergi kendi ekibiyle çıkış yapar, bunu devam ettirir, arada bir diğer dergilerde yazan şair ve yazarları sayfasına konuk eder, fakat genelde kendi ekibiyle çıkışını sürdürür. Bir de kendi ekibinin yanında tanınmış isimlerin yârenliğinde çıkmaya devam eden dergiler vardır. Benim için iki tavır da makbuldür. Önemli olan söyleyecek sözünün olmasıdır. Kün Edebiyat dergisi ikinci sayısını çıkardı. Yozgat’ta iki aylık olarak çıkan dergide tanınmış birçok ismi görmek mümkün. İkinci sayısında “Eylül” konusunu işleyen dergide Ahmet Kekeç, Hüsrev Hatemi, Recep Garip, Nurettin Durman gibi tanınmış birçok ismi görmek mümkün. Birkaç yerde göründükten sonra Anadolu’da çıkan dergileri beğenmeyen, küçümseyen yeniyetmelerin karşısında bu dergilere omuz veren böylesine önemli kalemleri kutlamak gerek. Kün Edebiyat dergisi, zengin içeriğiyle iki aylık periyodunun hakkını veren bir çalışma ortaya koymuş. Bu çalışma gösteriyor ki Kün Edebiyat’la daha nice güzellikleri yaşayacağız.
Bu iki yeni derginin yanında 23. sayısına ulaşan Aşkar dergisi ( Sivas), 69. sayısına ulaşan Yolcu dergisi (Samsun), 32. sayısına ulaşan Değirmen dergisi ( Sakarya), 23. sayısına ulaşan Kertenkele dergisi (Fatsa- Ordu), 4. sayısına ulaşan Kuyudaki Koro dergisi ( K.Maraş) Anadolu’nun bereketini omuzlarına alarak çıkmaya devam ediyorlar.
Anadolu’da çıkan her dergiyi de kutsamak doğru değil elbette. Ne yaptığını bilmeden kağıt israfı yapan ve okumadan yazanların çıkardığı dergiler, merkezdeki dergilerin ekiymiş gibi çıkan suyunun suyu dergiler de ne yazık ki her şeye rağmen çıkmaya devam ediyor. Böylesine toz duman bir ortamda iyiyi kötüden ayıracak aklıselim okuyuculara ihtiyacımız var. Eksik olmasınlar.