Röportaj: Abdurrahman Iraz-İhsan Atasoy-Mehmet Ali Bulut-Abdülkadir Özsoy/Risale Haber
SEKİZİNCİ BÖLÜM:
BEN SÖYLEDİM O YAZDI BİR ANAYASA ÇIKTI ORTAYA
12 Eylül’den sonra Kenan Evren ile hiç görüşmeniz oldu mu?
12 Eylül olayından sonra yeni bir anayasa yapılacağı duyuruldu. Meclis kurdular ya hani. Bizim bir Hacı Efendi vardı, çok keramet ehli bir adam idi. Bir Ramazan günü “Hocam, rüyamda Üstadı gördüm. Abdülkadir’e söyledi -o da bir anayasa yazsın-“ dedi. “Ben bir hukuk adamı değilim ki, anayasa nasıl yazayım?” dedim. “Ben rüya gördüm, sen bilirsin” dedi. Artık uykum gelmiyor. Biliyorum, hacı adam doğru konuşuyor. Ona inanıyorum. Neyse sahur yaptık. Sahurdan sonra olmadı, yatamadım. Kalktım Şener’in kaldığı bir yer vardı, oraya gittim onu kaldırdım. “Şener yaz” dedim. Ben söyledim o yazdı bir anayasa çıktı ortaya. Okudunuz mu o anayasayı?
Hayır.
Okumanız lazım.
Siz bir anayasa mı yazdınız?
Tabii.
ANAYASAYA DİN DERSİNİ BEN KOYDURDUM
Nasıl bir anayasa?
Sonra, “Benim babam binbaşıydı. Cihan harbinde Şahinkaya diye bir yere götürdü bizi. Şahinkaya soyadını oradan aldık. Babam benim elimden tutar hocalara götürürdü. Anam pazartesi, perşembe günleri oruç tutardı. Ne ben babamın oğluyum ne de hanım anamın gelini. Ama inanıyoruz, inancımızda şüphe yok” dedi. Bir açık konuştu ki sorma. “İhtilalden sonra daha bir tehlikede olduk. Aleviler ile Kürtçüler el ele vermişler Türkiye’yi nasıl hâkimiyetimiz altına alabiliriz diye. Aleviler ile Kürtlerin gençleri burada ittifak yapmışlar. O bakımdan önümüzdeki Nisan ayının 18’inde Cuma günü öğlen ihtilal yapılacakmış. Aleviler ile Kürtlere subay elbisesi giydireceklermiş. Gündüz camilere bomba atacaklarmış. İhtilalden sonra daha büyük tehlikeyi başımıza aldık. Bu aleviler ve Kürtlerle ne yapacağız?” dedi. Birden aklıma geldi “Anayasa yapıyorsunuz, din dersini zorunlu olarak koyun da belki Alevi çocukları gelir” dedim. O da “Hah, Allah razı olsun” dedi. Din dersini ben koydurdum o zaman.
Anayasa kitapçığını verdiniz mi?
Tabi tabi, gitmişti anayasa. Ona da Kenan Evren’e de kumandanlara da…
ATATÜRK İLE İLGİLİ BİR YAZI YAZSAN DA BAZI HOCALARI SUSTURSAN
Size 12 Eylül’den sonra bir albaydan mektup gelmiş.
Yani sizin ne kadar Atatürkçü (!) olduğunuzu açığa çıkaracak?
Evet. Muşlu Ali İhsan’a telefon açtı. Telefona da bana getiren postacı çıkmasın mı? İş ortaya çıktı.
O yapmış.
Ona yazdırmışlar tabi.
BAŞBAKAN MESUT YILMAZ, “TURGUT ÖZAL’LA ARAMIZI DÜZELT” DEDİ
Mesut Yılmaz size gelmiş…
Ağrılı biri getirdi onu. Milletvekili İsmini hatırlayamıyorum.
Fevzi Aslan!
Evet. Onunla beraber geldiler.
Nereye geldiler?
Kümbete geldiler.
O zaman Mesut Beyin sıfatı ne idi?
MESUT YILMAZ’A ÖYLE BİR SORU SORDUM Kİ
Ne dedi Mesut Bey?
Hiç konuşamadı. “Bir siyasi adam bir köy muhtarını küstürmek istemediği halde sen nasıl reisicumhuru küstürdün? Böyle siyaset adamı olur mu?” dedim. Konuştuk. Öyle oldu ki çıkınca ayakkabılarını bulamadı. Şaşırdı kendini.
Selamet Partisi ileri gelenleri ile konuştuğunuz oldu mu?
Çok oldu. Hepsine izah ettik. İşin doğrusunu anlattık, “İslamiyet namına böyle bir şey olmaz. Siyaset adına olur, ona kimse bir şey diyemez” dedik. Bir Hac hatıramı anlatayım. 1988’de Hacca gittik. Babam da orada. Babamı da ziyaret ettim. Medine’den Mekke’ye geldik. Adıyamanlı Said Özadalı var. O da orada okuyor. “Hocam, bizim bir hocamız var. Bir kitap yazdı. Demiş ki kitabında, Said Nursi öyle bir zattır ki Türkiye’de bir hizmet başlattı. O hizmet Milli Selamet Partisi’ni netice verdi. Bu ne büyük bir hizmet oldu, diye kitabına yazmış” dedi.
CİHAD NEDİR?
Cihadı bize nasıl tarif edersiniz?
İşte Risale-i Nur, cihad yolu. “Medenilere galebe ikna iledir” diyor.
Filistin’deki vatandaş İsrail’e ‘Durun, ben sizi ikna edeyim’ diyemez ki.
Şimdi bak, bizim cihadımız Risale-i Nur’dur. Risale-i Nur sayesinde bu kadar gençleri ikaz ettik. Risale-i Nur, her gün hem kemiyeten hem keyfiyeten büyüyor. Kaç dile tercüme edildi. Şimdi Risale-i Nur olmasaydı bu kadar gençleri nasıl bir araya toplayacaktık? Bunlara nasıl bir yön verecektik? Nasıl bir hedef gösterecektik?
ÜSTADIN TALEBELERİ ARASINDAKİ İHTİLAF!
Üstadın talebeleri arasında, siyaset ve dünya idaresi noktasında oluşan ihtilaflar onların makamına zarar verir mi?
Hiç vermez.
İhtilaf edebilirler mi?
Evet.
İhtilaf ettikleri takdirde birisi iyi birisi kötü mü olur?
Yok, hayır.
Size çok teşekkür ederiz sizi yorduk hakkınızı helal ediniz.
Estağfurullah helal olsun.
(SON)
Önceki bölümler için TIKLAYINIZ