Risale Haber-Haber Merkezi
Sabah yazarı Engin Ardıç, sık sık Anıtkabir'e çıkılmasını kendi üslubu ile köşesine taşıdı.
Sık sık Anıtkabir'e gitmeleri ti'ye alan Ardıç, YAŞ üyelerinin de toplantıdan sonra, 37 derece sıcakta Anıtkabir'e çıktıklarını belirterek, "Atatürk'ün yüce katına. Atatürk kalkıp bir yere gidemediği için (örneğin Samsun limanına), ona gidiliyor. Çelenk bırakıp saygı duruşunda bulunmuşlar. Kara gözlükler takılmış. Bu törenin en güzel yanı 'defter imzalamaktır' tabii. Deftersiz olmaz. Ankaralılar'a heyecan veren gelişmeleri izleyelim: Anıtkabir'e planlanandan bir saat önce gitmişler. (Vay be! Bunun derin anlamı ne olabilir, acaba Yunan ordusu bu yüzden mi alarma geçti?)..." dedi.
Bürokrasinin ikide bir soluğu Anıtkabirde aldığını belirten Ardıç yazısını şöyle sürdürdü:
"Başbakan burada deftere birşeyler yazmış. Yazmasa kıyameti koparırlar. Eli mecbur, yazacak.
Atatürk gece kalkıp onları da okumuş olmalı.
Acaba gelişmelerden memnun kalmış mıdır?
"Aferin çocuk, muasır medeniyet seviyesine bir adım daha yaklaştınız" mı demiştir?
Yoksa, "benim kurduğum bürokratik vesayet düzenini yıkıyorsunuz" diye kızmış mıdır?
Bunu en iyi, seçimi kaybedince "Atatürk'ün yüzüne bakamayanlar" bilirler, onlara sormalı. Yere bakıp danışabilirler kendisine.
"Biz gene aykırılığımızı yapalım da... Hadi 23 Nisan'ı, 19 Mayıs'ı, 30 Ağustos'u, 29 Ekim'i anladık... Niçin "YAŞ toplantısında bile" Anıtkabir'e çıkılıyor?
Atatürk'ün başka işi yok da, Yüzbaşı Muzaffer'in binbaşılığa terfisiyle, Albay Cengiz'in emekliliğiyle mi uğraşacak? Tayin kararnamelerine paraf mı atacak?
Niçin bürokrasi vara yoğa soluğu Anıtkabir'de alır ikide bir?
Peki, "çaput bağlama" aşamasına ne zaman geçeceksiniz?
Yazının tamamı için TIKLAYINIZ