Anne bak senin kovulduğun okul!

Zehra Hanım'ın 6 yaşındaki kızı Ayşe, eliyle okulu işaret ederek "Anne bak senin kovulduğun yer" diyor. Sanat Tarihi son sınıf öğrencisiyken başörtüsü nedeniyle okuldan atılan Zehra Ergül, Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne anlam katan nice kadından

Şevin Ayaz'ın haberi

Zehra Ergül, 1995'de İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi bölümüne giriyor, çok başarılı bir öğrencilik hayatı söz konusu. Son sınıfa geldiğinde başörtüsü yasağıyla karşılaşıyor. Okulun önünde günlerce içeri alınacağı anı bekliyor. Gözaltına alınıyor, hırpalanıyor, suçsuz olduğu anlaşılıyor ve bırakılıyor. Aflardan yararlanamıyor ve sonuç olarak öğrencilikten vazgeçiyor ama bu durum onu çok sevdiği bölümüyle ilgilenmekten alıkoymuyor. Zehra Hanım, hem bir İstanbul sevdalısı hem de Sanat Tarihi okumaları yapan, kültür gezilerine çıkan bir anne. Onunla 28 Şubat'ı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü ve daha birçok şeyi konuştuk.

SİZ GEZİYE GELEMEZSİNİZ

Zehra Ergül; okuduğu bölümü çok seven, araştırmalar yapan, sanat yönetmeni olmayı hedefleyen, başarılı denilebilecek bir öğrenciymiş. Başörtü yasağından sonra eylemlere katılmış, gözaltına alınmış ve başörtüsüyle giremediği okuldan atılmış. İki yıl sonra evlenmiş ve şu an üç çocuk annesi. Yasaktan önce karşılaştığı bir olay kendisini çok derinden etkilemiş. Üzüntüyle anlatıyor: "Çok başarılı olduğum bir dersin arkeolojik gezi programı vardı, isteyenler katılabiliyordu. Kazıya katılmak isteyenlerin arasında 2 başörtülüden biriydim. Dersin hocası ikimizin gelemeyeceğini söyledi. Arkadaşlarım imza topladı ve itiraz etti. Hocanın gitmemizi engelleme gerekçesi ise ilginçti. Kura çekmişti ve biz iki başörtülü kişi çıkmıştık"

BİR ÇOK ARKADAŞIM MEMLEKETİNE DÖNDÜ

Zehra Ergül, yasaktan dolayı okuldan ve çok sevdiği bölümünden atıldığını anlatınca duygulanıyor. O dönemde kurulan ikna odalarından bahsetmeden geçemiyor. Okula yeni kayıt olanların kayıt yapılmadan önce bu odalara alındığını ve başörtü takmaktan vazgeçirilmeye çalışıldığını söylüyor. Bir arkadaşının böyle bir anısı tanık olmuş Zehra Hanım ve bu arkadaşı çok çalışarak kazandığı okuluna kayıt yaptıramadan memleketine dönmüş. O süreçte Zehra Hanım ve onunla aynı mağduriyeti yaşayanlar sadece okulda değil sokakta da tepkiyle karşılaşmışlar. Kimisi Fadime Şahin diye arkalarından sesleniyor, kimisi ağır hakaretler ediyormuş.

KÜLTÜR GEZİLERİ YAPIYORUZ

Zehra Ergül Karadenizli, kültürlü bir ailenin kızı. Beykoz'da doğup büyümüş. Evinin önünde yüzmeyi ve balık tutmayı öğrendiğini anlatırken gözlerinin içi gülüyor. İstanbul'u çok seviyor. Tarihi ve kültürel dokusunu keşfetmeye çalıştığını belirtiyor. Şu an insan hakları alanında çalışmalar yapan bir sivil toplum kuruluşunda gönüllü olarak çalışıyor. Alternatif eğitim süreçleri hazırlıyor; tarih okumaları ve kültür gezileri yapıyorlarmış. İnsan hakları ve hak ihlalleri konusunda bilinçlendirme programlarıyla ilgileniyor. O bunları yaparken yalnız değil, eşi ve 3 çocuğuyla gidiyor her yere. Hatta en son bir yürüyüşte 6 aylık çocuğuyla yürüdüğünü gülümseyerek anlatıyor. 8 Mart'tan bahsedip de kadın haklarından konuşmamak olmazdı. Zehra Hanım dünya kadınlarının ortak sorunlarından bahsederken oldukça sıkıntılı görünüyor. Eşleri tarafından dövülen kadınlardan, sosyal güvence sağlanmadan çalıştırılanlardan, intihara zorlananlardan ve daha birçok hak ihlaline maruz kalanlardan bahsediyor. Ve bunların tekrar konuşulması gerektiğini söylüyor. Kültür gezileri ile çok sevdiği İstanbul'da yaşamanın tadını çıkarırken bir yandan da hak ihlalleri konusunda çalışmalar yapmaya devam ediyor.

GÜÇLÜKLE OKULU KAZANIP AĞLAYARAK EVE DÖNENLER OLDU

Gülşen Demirkol Özer de başörtüsü yasağı yaşandığı yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde okuyan öğrencilerden biri. Başörtüsü yasağının İstanbul Üniversitesi'ne geç gelmesi sayesinde okulu bitirebilen ve öğretmen olan Özer, bu kez memuriyeti sırasında yasakla yüzyüze gelmiş ve memuriyetten atılmış. "Psikolojik Bir İşkence Metodu Olarak İkna Odaları" ismini verdiği kitapta bu mağduriyeti yaşayan okul arkadaşlarının hikâyesini anlatıyor.

KARADENİZLİ EMİNE!

Kitabında Eczacılık okuyan Emine'yi anlatıyor Özer. Ortaokul ve liseyi dışarıdan bitiren, evde kitaplarla üniversiteye hazırlanan ve İstanbul Üniversitesi'ni kazanan Emine, yasağa kadar ev arkadaşlarının harçlıklarıyla okumuş. Yasaktan sonra anketörlük yaparak belki yasak biter diye tutunmaya çalışmış, ancak dayanamamış ve evine dönmüş. Özer, Karadenizli Emine'nin evlendiğini çoluk çocuğa karıştığını anlatıyor. Yine bir öğrenci başörtüsü nedeniyle annesiyle tartışırken merdivenlerden düşüyor ve ölüyor. Tıp fakültesinde okuyan ve başını açmak istemeyen bir kızın ailesi tüm başörtülerini kesip onu zorla okula yolluyor.

AİHM'deki ders...

Zehra Ergül, 1999'da Türkiye'den bir avukat heyetiyle Strasbourg'ta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ni ziyaret ediyor. Heyete rehberlik eden hâkim muhataplarına Müslüman ülkelerdeki birkaç davadan bahsediyor. Gruptaki Müslüman avukatlardan biri başörtüsü yasağı konusundaki fikrini soruyor. Hâkim sert bir şekilde; "Ben bu çağda hiçbir ilahın kadınlara başlarını örtmesini emredeceğine inanmıyorum" diyor. Aynı heyetten Nijeryalı Müslüman bir savcı "Bize 1400 yıl önce güneşi, ayı ve yıldızları öğreten Kur'an'dı. İsrail'de Filistinlilere karşı yapılan işkencelere karşı onlarla bizi aynı masaya oturtan Kur'an'dır ve kadınlarımıza da başörtüsünü emreden aynı Kur'an'dır" diyor ve hep birlikte salonu terk ediyorlar.
Yeni Şafak
 

Toplum Haberleri