Prof. Dr. Sefa Saygılı, çocuklarda ilk dini uyanışın ve yaratıcı olduğunu düşünmelerinin 3-4 yaşlarında başladığını belirterek, "Ama çocukta soyut kavramlar gelişmediği için, her şeyi somut olarak gördüğü için, Yaratıcıyı da insani vasıflara sahip biriymiş gibi düşünür. Çevresindeki insanlar gibi hareket ettiğini, bedeni olduğunu düşünebilir" dedi.
Bu dönemde anne ve babaların sabırlı olmaları gerektiğine dikkat çeken Saygılı, "3-4 yaşlarının bir diğer özelliği de şudur: Bu yaşlarda bir merak dönemi vardır, çocuk her şeyi merak eder, her şeyi sorar. Bu yüzden, Allah inancının temelleri de bu yaşta atılır. Çocuk her şeyi sorduğu gibi, dinle, Allah’la ilgili sorular da sorar. Manevi dünyasını beslemek için ilk önemli dönem bu dönemdir. Bu dönemde çocuğun sorduğu sorulara kızmadan ve onun merakını giderecek tarzda muhakkak cevap vermemiz gerekir. Kızgınlık olmadan, çocuğun kafasını karıştırmadan, kısa cevaplar vererek çocuğun merakını gidermek lazım" dedi.
Bu dönemde, anne ve baba en bilgili, en üstün, en saygın, en güçlü kişilerdir
Ölüm hakikatine karşı Allah inancının önemine vurgu yapan Saygılı, Yeni Akit'teki yazısını şöyle sürdürdü:
"Çocuk, bu dönemde, anne ve babayı en bilgili, en üstün, en saygın, en güçlü kişiler olarak görür. Diğer kişilere kıyasla, kendi anne babası en önemli, en bilgili kişilerdir; onların verdiği bilgiler, hareketleri, davranışları çok önemlidir. Biz farkına varmasak bile çocuklarımız bizi taklit ederler, gözetlerler. Biz kendi halimizde olsak bile bize bakar, hareketlerimize bakar. Biz ilgilenmiyor zannederiz ama onlar bizlerin farkındadır.
Ruhsal dengenin sağlanacağı düşünce
Daha sonraki yıllarda anne ve baba en önemli kişiler olmaktan çıkar. İlkokul çağı başladığı zaman, çocuğun öğretmenleri, çevresindeki bazı önemli kişiler, televizyon ve internette gördüğü birtakım şöhretler çocuk için anne ve babayı gölgelemeye başlar. Ve bu dönemde, çocuk, anne ve babasının en önemli, en güçlü kişiler olmadığını anlar. Bir hayal kırıklığı, bir boşluk içine girer. Özellikle bu devrede Allah inancının çok büyük önemi vardır. Çocuk görür ki, annem ve babam en güçlü, en bilgili kişiler değiller, onların da gücü, bilgisi bir yere kadar sınırlıdır. Ama "bu dünyayı, kâinatı yaratan, anne ve babamı da beni de yaratan bir yaratıcı var, Allahu Teâlâ var, onun bilgisi sonsuzdur, gücü sonsuzdur" diye inanırsa, bu geçiş ona bir rahatlık sağlar, bir ruhsal denge sağlar bu dönemde. Yani Allah inancı özellikle bu devrede çok daha fazla önemlidir. Özellikle bu devrede anne ve babasının zaaflarını, eksikliklerini gördüğünde, Allah inancıyla bu sıkıntıyı giderir.
Çocuğun ahirete olan inancı çocuğu korur
Allah inancı zayıfsa, bu devrede özellikle yakın çevrede bir ölüm olursa, hele hele -Allah korusun- annesi ya da babasından biri ölürse, büyükannesi ya da büyükbabası ölürse, çocuk daha da bunalıma girer. Ama Allah inancı varsa der ki: “Bu dünyadan sonra ahiret vardır ve öldükten sonra inşallah Allah’ın cennetinde buluşacağız.” Çocuğun ahirete olan inancı çocuğu korur. Yani yakın çevrede ölümlerde de Allah inancının büyük bir önemi vardır. Ve Allah inancı çocuğun boşluğa düşmesini önler ve bunalımını atlatmasını sağlar.
Bir gün 5-6 yaşlarında bir çocuk getirmişlerdi. Bir deprem oluyor; anne ve baba, depremin etkisiyle çocuğu unutarak dışarı fırlıyorlar. Çocuğun o zaman aklında bazı şüpheler gelişmiş. Dedi ki, “Ben, anne ve babamı en mükemmel varlık olarak görürdüm; ama yerin ve binanın sallanması karşısında onların ne kadar aciz varlıklar olduğunu gördüm.” İşte böylesi durumlarda da Allah inancı çocuğu gerçekten hayata bağlar ve ruh sağlığının bozulmasını engeller.
Çocuğa verdiğimiz cevaplar muhakkak doğru ve sade olmalı
Kısacası 3-4 yaşından itibaren, her şeyi yaratan, her şeyi düzene koyup idare eden, sonsuz kudret sahibi, ezeli ve ebedi bir Allah inancını çocuklarımıza vermeliyiz. Çocuklar özellikle bu yaşlarda büyüklerin telkin ettiği her şeye inanırlar. Çünkü yaradılışları bunu gerektirir. Bu yüzden, çocukların, 3-4 yaşındaki çocukların sorularına, anlayabilecekleri, sade cevaplar, kısa cevaplar vermemiz, onların meraklarını gidermemiz lazım. Allah’ın büyüklüğünü, her şeyin yaratıcısı olduğunu, bütün iyilik ve güzelliklerin sahibi olduğunu bildirmemiz lazım. Ve çocuğun seviyesine inerek, onun anlayabileceği tarzda karşılık vermeliyiz. Ama kesinlikle gereksiz ve yanlış benzetmelerden kaçınmalıyız. Çocuğa verdiğimiz cevaplar muhakkak doğru ve sade olmalı. Yani uyduruk cevaplarla çocuğun merakını geçiştirmemiz çok yanlış olur, kesinlikle doğruluktan sapmamalıyız. Çünkü Allah inancı insanoğlunun yaradılışında vardır. Kendisinden güçlü ve yüce bir varlığa her yaratılmışın ihtiyacı vardır; bu, onun insan olmasının, kul olmasının gereğidir.