İha'nın haberine göre Kadirli ilçesine bağlı Söğütlüdere köyünde yaşayan 10 yaşındaki Aydın Ala, henüz 3 yaşındayken annesinin pankreas kanserinden ölmesinden etkilendi ve Aydın'ın son sözü “Annem öldü bir daha gelmeyecek” oldu.
Minik Aydın o gün bugündür ne kimse ile konuşuyor ne konuşulanlara tepki veriyor. 3 yaşına kadar sağlıklı bir çocuk olan ve hatta televizyon izlerken şarkılara eşlik eden Aydın Ala’nın bu hastalığına çare bulunamıyor.
Çocuğunun bu durumdan kurtulması için imkanları ölçüsünde tedavi ettirmeye çalıştığını söyleyen babası Mustafa Ala, “Eşim 7 yıl önce pankreas kanserine yakalandı. Eşimin tedavisi için tüm imkanlarımı seferber ettim. Fakat 5 ay sonra hastanede öldü.
Annesi öldüğünde Aydın 3 yaşındaydı. Bizimle konuşuyor yaşıtları gibi gülüp oynuyordu. Annesini defnettiğimiz gün Aydın evde ‘Annem öldü, annem bir daha gelmeyecek, annem yok’ gibi sözler söyledi. Ertesi gün Aydın sustu hiç kimseyle konuşmadı. Kendisi konuşmadığı gibi bizim söylediklerimize de bir tepki vermedi. 7 yıldır Aydın konuşmuyor. Sanki çevresinde biz yokuz. Sanki bizi hiç duymuyor gibi. Ben oğlumu tedavi ettirmek için Osmaniye’ye götürdüm Adana’ya götürdüm. Doktorlar bu durumun psikolojik olduğunu söyleyerek ilaç verdiler. Ama Aydın’da bir düzelme olmadı.
Said Nursi; annesi, kardeşi, arkadaşı ölen çocuklardan örnek vermişti
Risale-i Nur'da izah edilen ahirete imanın yaşantımızda ve hatta çocuklarda ne güzel hikmetlere vesile olduğunu ve bize neler kazandırdığını görmek mümkün. Bediüzzaman Said Nursi hazretleri annesi, kardeşi, arkadaşı vb. yakınları ölen çocuklara ancak ahirete imanın ilaç olabileceğinin altını çizmişti.
İşte ahirete imanın dünya hayatında bile ne güzel sonuçlar verebileceğine örnek olarak Said Nursi'nin nurlu sözleri
(Ahirete İmanın)Dördüncü bir faidesi ki, insanın hayat-ı içtimaiyesine bakıyor:
Risale-i Nur'dan Dokuzuncu Şuâda beyan edilen o neticenin bir hülâsası şudur:
Nev-i insanın dörtten birini teşkil eden çocuklar, âhiret imanıyla insanca yaşayabilirler ve insaniyetin istidatlarını taşıyabilirler. Yoksa, elîm endişeler içinde, kendini uyutturmak ve unutturmak için çocukça oyuncaklarıyla, haylâz bir hayatla yaşayacak. Çünkü, her vakit etrafında onun gibi çocukların ölmesiyle onun nazik dimağında ve ileride uzun arzuları taşıyan zayıf kalbinde ve mukavemetsiz ruhunda öyle bir tesir yapar ki, hayatı ve aklı o biçareye âlet-i azap ve işkence edeceği zamanda, âhiret imanının dersiyle, görmemek için oyuncaklar altında onlardan saklandığı o endişeler yerinde, bir sevinç ve genişlik hissederek der:"Bu kardeşim veya arkadaşım öldü, Cennetin bir kuşu oldu. Bizden daha iyi keyf eder, gezer. Ve validem öldü, fakat rahmet-i İlâhiyeye gitti, yine beni Cennette kucağına alıp sevecek ve ben de o şefkatli anneciğimi göreceğim" diye insaniyete lâyık bir tarzda yaşayabilir. - Şualar