Ruhlar âleminden yola koyuldun, çeşitli mertebelerden geçerek varlık âlemine gözlerini açtın…
Madeniyetten, nebatiyetten, hayvâniyetten geçerek insanlık mertebesine yükseldin, varlığın en şerefli basamağında yerini aldın.
Ezân-ı Muhammedîlerle gözünü açtın dünya gezegenine… İsviçre’deki çocuklar senin kadar şanslı değiller…
Bir san’at hârikası olarak Ruhlar âleminde başladığın yolculuğuna ebed yolunda devam etmek üzere, diğer halîfe arkadaşlarınla birlikte dünya küresinin sultanlığına, riyâsetine atandın.
Zerrelerin, atomların, astrofiziğin ve neticede bütün âlemlerin Rabbi olan Kadîr-i Zülcelâl’in ve Hakîm-i Zülcemâl’in hârika bir eseri, mükemmel bir nakşı, eşsiz bir âyeti, benzersiz bir mu’cizesi olarak binbir ismin tecelligâhında meleklerin kanatları altında bizlere merhaba dedin…
Biz dahi seni selâmların en güzeli ile selâmlıyor ve aramıza “hoş geldin küçük Burak” diyoruz.
İnşâallah sen ismine lâyık bir tarzda; kudsîlerin üstlendiği kudsî dâvanın taşıyıcısı, gönüllüsü, sevdâlısı, çilekeşi, hizmetkârı ve müntesibi olursun.
O berrak fıtratın, sâf melekelerin, lekesiz kalbin, düzgün bakışın, yaratıcına karşı samimî duruşun kemâlatın en üst mertebelerinde, imânın en yüce katmanlarında seyir ve seyrân ile ebedü’l âbâd yolculuğunda sıddîk ve sâlihler kervanında sâdece Hakk’ı haykırır, yerini alır, Rızaya varırsın inşâallah…
Öyle bir dünyaya gözünü açtın ki, medeniyet adına rezâletlerin, mânevî virüslerin, asrî hastalıkların kol gezdiği, Said’lerle şakîlerin, mehdiyyetle süfyâniyyetin çarpıştığı bir ortamda, seni gönderen Zat-ı Kerîm’in muhafazası ve koruması altında olman için dualarımız seninledir.
Bütün mevcûdâtın sevinç ve memnuniyetle karşıladığı âlemin Sultanına ümmet olma şerefiyle Kâinâtı mâsûm duruşun ve saf bakışınla ne güzel seyrediyorsun?
Sen ve senin gibi saflığın, mâsûmiyetin simgesi olan bütün yavrulara, dünya gezegeninin çocuklarına gönülden “hoş geldin” diyoruz.
Sen, şimdiden değerli bir muhatap oldun bize. Rabbimiz Levh-i Mahfûz’da, İmâm-ı mübîn ve Kitâb-ı Mübîn’de seni nasıl proglamlayıp, kâinat ve mevcûdâtla irtibatlandırmış ise, bu şehâdet âlemine de aynı kanun ve programla gönderildin.
Cenâb-ı Hak kabul buyurur, inşâallah seni Kur’ân nurlarına muhatap ve talebe, imâna hizmetkâr yaparsa, bu ince ve mühim sırları kavrayacak ve Said’ler kervânına katılacaksın.
Senin gibi mâsum yavruların anne-babalarına ve sorumlulara düşen, yaratılışa uygun bir terbiye ve eğitimle dünyaya gelişin gaye ve amacını körpe zihinlerinize yerleştirmek, Kur’ân’ın sırlarını, Resûl-i Ekrem (asm)’in hayat düsturlarını öğretmektir.
Baban Said… İnşâallah sen de bu kervanda yerini alır ve hakikat derslerinden hisseni alır, Nur çeşmesinden kana kana içer, Sıratı yel gibi geçer ve bize de dualarında yer verirsin.
Hicret ayı ve İslâmî yılbaşı olan Muharrem’e girmek üzere olduğumuz şu günlerde dünyaya gelen sen, kıyâmete kadar devam edecek olan hicrete hazır ol. Tıpkı Ebû Seleme gibi, Habbâb bin Eret gibi, Resûlün hicretine iştirak eden Sahâbîler gibi…
Hani, doğduğun günün ilk gecesi, gelecek hayatının önündeki zulûmatlar dağılsın, ebedî yolculuğuna nurlar eşlik etsin diye dedenin iki rek’at namaz kılıp Cevşen-i Kebîr okuyarak dua edişini hatırlıyor musun?
Tekrar hoş gedin aramıza, sevinç getirdin, müjdeler getirdin şu karışık dünyamıza…
Sizlerin fıtrî dualarıyla karanlıklar nura, kâbuslar sürûra dönüşür inşâallah…
Annenizin şefkatli kucağında, Rabbimiz’in Rahmet ve merhâmetiyle büyüyün. Büyüyün ki, ümmetin bir ferdi olarak İslâm’ın ve Müslümanların ızdırabına ortak, yaralarına derman olasınız ve Kudsî fermânı yer yüzünün çorak iklimlerine, nura susamış dudaklarına, muzdarip gönüllerine, bunalmış ruhlarına ulaştırasınız!..
Yüce Allah (cc) seni ve bütün yavrularımızı insî ve cinnî şeytanların şerrinden, tâun, vebâ, maddî ve mânevî virüslerden, mikroplardan, göz değmesinden, bütün kötülük ve âfetlerden korusun ve kollasın. Dünya ve ahirette selâmet ve âfiyet versin.
Bütün hamd ve övgü, teşekkür ve minnet Âlemlerin Rabbine, salât ve selâm seyyidimiz, Efendimiz Muhammed’e (sav) olsun…Âmîn…