CHP’nin millet nezdinde hiçbir karşılığı olmamasına rağmen 18 sene boyunca dayatılan Türkçe Ezan, ilk olarak 30 Ocak 1932'de Fatih Camii'nde okunmuştu. İsmet İnönü döneminde bir kanunla yasal zemin kazandırılan Arapça ezan yasağı, Adnan Menderes liderliğindeki Demokrat Parti'nin iktidara gelmesi ile 16 Haziran 1950'de kaldırıldı.
“Allah” lafzına bile tahammül edilmedi
Çeşitli tercümeler arasından seçilerek Evkaf Müdürlüklerine gönderilen Türkçe Ezan metni şu şekilde düzenlenmişti:
“Tanrı uludur/Şüphesiz bilirim bildiririm Tanrı'dan başka yoktur tapacak/Şüphesiz bilirim bildiririm Tanrı'nın elçisidir Muhammed/Haydi namaza/Haydi felaha/Namaz uykudan hayırlıdır (yalnız sabah namazında)/Tanrı uludur/Tanrıdan başka yoktur tapacak."
Kabul edilen metinde "Allah Büyüktür" ifadesi yerine "Tanrı Uludur" ifadesi kullanılarak "Allah" ismine olan düşmanlık da açık şekilde ortaya konulmuştu. Ayrıca Arapça Ezan'daki tüm kelimeler değiştirilirken değiştirilmeyen tek kelime olarak "Hayya A'lel Felah" cümlesindeki "Felah" kelimesi olmuştur. Çünkü bu kelime tercüme edilse namaz için "haydi kurtuluşa" anlamı çıkacaktı. Ama namaza olan düşmanlıktan dolayı "kurtuluş" yerine "haydi felaha" cümlesi tercih edilmişti.
Ezan Platformu, Arapça ezan okuma yasağının kaldırılışın 70. Yılında yazılı basın açıklaması yaptı. İnsanlığın kurtuluş çağrısı olan ezanın bundan 1398 yıl evvel 15 Haziran 622 yılında Bilali Habeşi tarafından okunduğunun hatırlatıldığı açıklamada, şöyle denildi:
“Ezan bundan 88 yıl önce 18 Temmuz 1932'de yasaklandı. 18 yıl uygulanan bu yasak 16 Haziran 1950'de Rif Nihat Asya'nın öncülüğünde Menderes ve arkadaşları tarafından kaldırıldı. Bugün Çin işgalindeki Türkistan'da da ezan yasak ve Hilâfet merkezinde ki Ayasofya'da ise 86 yıldır namaz kılınamıyor. CHP’nin tek parti diktatörlüğü döneminin, laiklik dayatmasıyla İslam’ı sosyal hayattan tecrit etme politikalarının yeni bir göstergesi olan ve 18 yıl boyunca uygulanan Arapça ezan yasağının CHP Diktatörlüğü tarafından uygulanışının 88’inci yılında Ezan yasakçılarını lanetliyoruz. Millet İradesini canları pahasına savunan şehitlerimize ve dirilerimize Allah’tan mağfiret rahmet ve şefaat diliyoruz.”
Açıklamada, Atatürk’ün cumhurbaşkanlığı döneminde genelge, İsmet İnönü döneminde ise kanunla yasal zemin kazandırılan yasağın millet nezdinde hiçbir karşılık görmediği ve ardında sadece acı ve zulüm bıraktığı kaydedildi.
“İlk Türkçe ezan Fatih Camii’nde okudu”
1928 ise Harf Devrimi ile bir milletin bir gecede cahil bırakıldığın altı çizilen açıklamada, “Şapka, hilafet yeni yasakların habercisiydi. 1932 senesi, CHP’nin kurucusu tarafından ‘dinde reform yılı’ olarak ilan edilmişti. 1931 yılının Aralık ayında Dolmabahçe Sarayı’nda dokuz hâfız, ezanı Türkçeleştirilme çalışmalarına başladı. İlk Türkçe ezan, İkindi vakti 30 Ocak 1932'de Hafız Rifat Bey Fatih Camii’nde okudu.” denildi.
“Ağır cezalar verildi”
Açıklamada, “Toplum nezdinde hiçbir karşılığı olmayan bu uygulamaya Anadolu’nun birçok şehrinde tepki gösterilerek ezan aslî haliyle okunmaya devam edilmişti. Müslümanlara yönelik zulüm çarklarının günden güne hızlanarak döndüğü CHP diktatörlüğü döneminde, tarihler 4 Şubat 1933’ü gösterirken müftülüklere gönderilen genelgede; ezanın mutlaka Türkçe okunması gerektiği, okumayanların kat’i ve şedid bir şekilde cezalandırılacakları bildirildi. Söz konusu bu genelge, 8 yıl boyunca Türkçe ezanın dayanağı oldu. Mustafa Kemal’in ölümü sonrasında cumhurbaşkanlığını ele geçiren Diktatör İsmet İnönü ise 1941 yılında çıkardığı kanun ile Türkçe ezan dayatmasına yasal zemin kazandırdı.” ifadeleri kullanıldı.
“Haydi kurtuluşa”
Ezan-ı Muhammedî’deki bütün ifadelerin CHP diktatörlüğü tarafından Türkçeye tercüme edilirken yalnızca bir kelimeye dokunulmadığı ifade edilen açıklamada, “Türkçeye ‘kurtuluş’ olarak tercüme edilebilecek ‘felâh’ kelimesi olduğu gibi bırakılmıştı. Kemalist rejimin bu çekincesi, ezanı Türkçe olarak okumak istemeyen Müslümanlara minarelerden ‘Haydin Kurtuluşa’ dedirterek, namazın bu zulümden kurtuluş olarak anlamlanmasının önüne geçilmek istendiği şeklinde yorumlanmıştı. 18 sene boyunca süren Türkçe ezan uygulaması ile milletin yaptığı ibadette ne denildiğini anlaması için uygulandığı iddia edilmişti. Ancak hiç Türkçe bilmeyen Kürt ve Arapların yoğunlukta yaşadığı ilçe ve köylerde neden Türkçe ezanın zorunlu olduğu sorusu hiçbir zaman cevap bulamadı.” denildi.
“Ezanı evlerinde Arapça okuyana bile ceza verilmiş”
“CHP Diktatörlüğü tarafından dayatılan Türkçe ezanın uygulama alanı yalnızca camilerle sınırlı değildi.” denilen açıklamada, “Evlerinde namaz kılanların dahi Arapça ezan ve kamet okuması yasaklanmıştı. Bu sebeple binlerce Müslüman, devlet tarafından 3 ay hapis ve 200 lira para cezası, 4 kat gibi çeşitli cezalara çarptırılmıştı.” ifadeleri kullanıldı.
“İşgalciler bile yasaklamadı”
“Türkçe ezan dayatmasının bir garabeti de kendisini Hatay’da göstermişti.” denilen açıklamada, “23.06.1938’de Hatay’a giren Türkiye ordusunun ilk icraatlarından birisi İslâm diliyle okunan ezanları Türkçeye çevirmek oldu. Hataylı Müslümanlar, Fransız işgal ordusunun bile yasaklayamadığı ezanı Türkiye’nin yasaklamasını hiç anlayamadı. 2010 yılında TSK Ezan andıçı ile 27 Nisan ve 27 Mayıs darbesi ise cezasız kaldı.” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada son olarak şu ifadeler kullanıldı:
“69 yıldır Türkiye’deki Müslümanların tek tercihi, tüm İslam coğrafyasında olduğu gibi Ezan-ı Muhammedî’nin asli dili olan Arapça oldu. 15 Temmuz işgalinin başarısız olmasının en büyük sebebi Ezan ve saladır. 15 Temmuz işgalini başaramayanlar insanlığın son kalesi aile kurumunu eşcinsellik teşviki Toplumsal cinsiyet eşitliği ve İstanbul sözleşmesi ile ifsat ederek gençliği mankurtlaştırıyorlar. Önce aileyi korunmazsak yarın ezan okuyacak ve ezan çağrısına uyacak gençlik bulamayacağız. Ailenin korunması bir milli güvenlik ve varoluş beka meselesidir. İstanbul Fethinin sembolü Ayasofya ibadete açılmalıdır. İnsanlığın ve ailenin geleceği için; Toplumsal Cinsiyet Eşitliği adı altında eşcinsellik teşviki hilafet merkezi İstanbul'un adını kirletiyor. ‘İstanbul İfsat Sözleşmesi’ feshedilsin.” denildi.
İLKHA