Bismillahirrahmanirrahim
Yeis, ümmetlerin, milletlerin “seretan” denilen en dehşetli bir hastalığıdır. Ve kemâlâta mâni ve 3 اَناَ عِنْدَ ظَنِّ عَبْدِى بِى hakikatine muhaliftir; korkak, aşağı ve âcizlerin şe’nidir, bahaneleridir. Şehamet-i İslâmiyenin şe’ni değildir. Hususan Arap gibi nev-i beşerde medar-ı iftihar yüksek seciyelerle mümtâz bir kavmin şe’ni olamaz. Âlem-i İslâm milletleri Arabın metanetinden ders almışlar. İnşaallah, yine Araplar ye’si bırakıp, İslâmiyetin kahraman ordusu olan Türklerle hakikî bir tesânüd ve ittifak ile el ele verip Kur’ân’ın bayrağını dünyanın her tarafında ilân edeceklerdir. [Hutbe-i Şamiye]
Bediüzzaman Said Nursi
[3] “Ben kulumun zannı üzereyim (yani kulum Beni nasıl tanırsa, ona öyle muamele ederim).” Buharî, Tevhid: 15, 35;
Sözlük:
kemâlât: güzel ve üstün özellikler (bk. k-m-l)
metanet: sağlamlık, kararlılık
seciye: karakter, huy, tabiat
seretan: kanser
şehamet-i İslâmiye: İslâmdan gelen yiğitlik ve cesaret (bk. s-l-m)
tesânüd: dayanışma, karşılıklı yardımlaşma (bk. s-n-d)
ye’s: ümitsizlik
ittifak: birleşme, birlik