Araplarda Osmanlı pişmanlığı

El Kuds El Arabi gazetesi genel yayın yönetmeni Abdulbari Atwan, Arapların Osmanlı'ya karşı ayaklanmalarına karşılık pişman olduklarını söyledi.

Ahmet Bilgi'nin haberi:

Risale Haber-El Kuds El Arabi gazetesi genel yayın yönetmeni Abdulbari Atwan, Arapların Osmanlı'ya karşı ayaklanmalarına karşılık pişman olduklarını söyledi.

Ntvmsnbc'den Simla Yerlikaya'nın sorularını cevaplandıran Atwan, Araplarda da milliyetçiler olduğunu belirterek, "Bizde de Arap milliyetçileri var ve “Türkiye’nin şemsiyesi altında olmamalıyız. Türkiye, Arap topraklarını 500 yıl işgal etti. Gerici bir imparatorluktu ve Arap dünyasının gelişimini engelledi” diyorlar. Ama bu kesim güçlü değil ve insanların gözünde iflas etmiş durumdalar. Bunlar zaten Arap milliyetçiliğini, Türkiye’nin ayağını kaydırmak için Batı etkisinde başlattılar. Bu yüzden Batı tarafından kullanılmış olmakla, 20. yüzyılın başında Osmanlı İmparatorluğu’nu yok etmek için Batı'ya yardım etmekle suçlanan insanlardır" dedi.

Arapların batı tarafından kandırıldığını anlamaya başladıklarına dikkat çeken Atwan, "İnsanlar, artık biz Arapların Batı tarafından kandırıldığını anlamaya başladı. Osmanlı İmparatorluğu’na karşı ayaklanmamızı, karşılığında bağımsızlık vereceklerini söylediler. Ama sonra ne oldu? Ne modernlik verdiler, ne bağımsızlık. Onun yerine mandacılık verdiler, işgal verdiler ve Filistin’i de Yahudilere verdiler. İnsanlar şimdi, “Evet, biz Osmanlı’lara karşı çok kötü bir şey yaptık. Batı tarafından kullanıldık” diyor" şeklinde konuştu.

"Yani Arap toplumunda bir pişmanlık var bu konuyla ilgili?" şeklindeki soruya da Atwan şöyle cevap verdi:
"Evet. Ama şimdi Türkiye bize geri geliyor. Neden buna karşı koyalım? Üstüne üstlük Türkiye demokratik bir ülke. Ve demokrasi ile İslam'ın ekonomik olarak başarılı ve modern bir ülkede beraber işleyebileceğini gösteriyor."

İŞTE ARAP, HAYRETİNDEN AĞLAMAYI DA BİLMİYOR

Abdulbari Atwan'ın sözleri Bediüzzaman Said Nursi'nin, Osmanlının son dönemlerinde müslümanların gösterdiği yanlış tepkiyi anlattığı ifadelerini akla geitrdi. Bediüzzaman, Sünuhat adlı eserinde şöyle ifade etmişti:

"Haccın ve ondaki hikmetin ihmali, musibeti değil, gazap ve kahrı celb etti. Cezası da keffâretü'z-zünub (günahların affı) değil, kessâretü'z-zünub (günahları arttıran) oldu. Haccın bahusus taarrüfle (tanışma) tevhid-i efkârı (fikir birliği), teavünle (yardımlaşma) teşrik-i mesaiyi (ortak mesai) tazammun eden içindeki siyaset-i âliye-i İslâmiye (İslamın yüksek siyaseti) ve maslahat-ı vâsia-i içtimaiyenin (sosyal fayda) ihmalidir ki, düşmana milyonlarla İslâmı, İslâm aleyhinde istihdama zemin ihzar etti.

"İşte Hint, düşman zannederek, halbuki pederini öldürmüş, başında oturmuş bağırıyor.
İşte Tatar, Kafkas, öldürülmesine yardım ettiği şahıs, biçare valideleri olduğunu, "ba'de harabi'l-Basra" anlıyor. Ayak ucunda ağlıyorlar.
İşte Arap, yanlışlıkla kahraman kardeşini öldürüp, hayretinden ağlamayı da bilmiyor.

"İşte Afrika, biraderini tanımayarak öldürdü, şimdi vâveylâ ediyor.
İşte âlem-i İslâm, bayraktar oğlunu gafletle bilmeyerek öldürmesine yardım etti, valide gibi saçlarını çekip âh ü fîzar ediyor.

İslam Haberleri