Kurban Bayramı arefesinde,mukaddes topraklarda milyonları aşan müminlerin telbiye ve tekbirleriyle yer yüzü bütün katreleri ve etrafıyla büyük bir zelzeleye mazhar olurken; şükran,minnet ve bağlılık hisleri Kâbenin ve Arafatın Rabbine bütün kâinat namına sunulurken ; Mekke-i mükerremedeki kardeşlerinin bu ulvî hislerine iştirak etmek,onlarla aynı sevinç ve ruh hâlini yaşayabilmek için yer küredeki bütün Müslümanlar da (mele-i âla sakinleriyle birlikte), arefe günü sabah namazıyla birlikte başladıkları Teşrik Tekbirleriyle havada dalga dalga yayılan o nûrânî halkanın atmosferinde yerlerini almış olurlar.
Birtek Allahu Ekber kelimesinin aks-i sadâsıyla hadsiz Allahu Ekber vuku bulduğu gibi, o makbul zikir ve tekbir, semâvâtı dahi çınlatıp berzah âlemlerine de temevvüc ederek sadâ veriyor. (1)
Teşrik Tekbirlerinin aslı; Hz.İbrahim (a.s)dan rivayet edilen şu olaya dayanmaktadır : Cebrail (a.s) Allahu Teâlanın ihsan buyurduğu kurban ile Hz. İbrahime geldiği zaman; Onun ,oğlu Hz.İsmaili (a.s) kurban etme hususunda acele edeceği endişesi ile : Allahu Ekber, Allahu Ekber diye nidâ etmiştir.Hz.İbrahim, Cebraili görünce : Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber diyerek cevap vermiştir. Hz. İsmail (a.s) da kendisine bedel olarak gönderilen kurbanı görünce : Allahu Ekber velillahil-hamd diye tesbihte bulunmuştur (2)
Yani, teşrik günlerinde (Arefe gününün sabah namazından başlayıp, Kurban bayramının dördüncü günü ikindi namazı da dahil olmak üzere 23/yirmi üç vakit alınan şu şekildeki tekbirler) (Allahu Ekber, Allahu Ekber Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber... Allahu Ekber ve lillahil-hamd); Hz.İbrahim, Hz.Cebrail ve Hz.İsmailin (Aleyhimüs-selâm),kurban olayı anındaki tutum, teslimiyet ve Rablerine olan inkıyad ve bağlılıklarının beyan ve ifadesinin bir tezahürü olarak kurban keserken ve tekbir getirirken bu mânaların ve sırların da düşünülmesi, tefekkür ve tezekkür edilmesi gerekir.
Teşrik tekbirleri vaciptir. Vacip oluşunun delili ise aşağıdaki âyet-i kerimelere dayanmaktadır : Sayılı günlerde (teşrik günlerinde telbiye ve tekbir getirerek) Allahı anın. (3) ve Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günlerde Allah'ın ismini ansınlar (4)
Teşrik Tekbirleri, her farz namazın hemen ardından (Allahümme entesselâm ) demeden önce birer defa söylenir. Cemaatle hep birden söylemek müstehaptır. Kadınlar bu tekbirleri gizlice söylerler. (5)
Arefe; Zilhicce ayının dokuzuncu günüdür. (7 Aralık-2008 Pazar).Lügat mânası; tanışmak, öğrenmek, itiraf etmek, güzel koku ve güzelce giyinmek gibi anlamlara gelir.
Bu tarif üzerinden bakacak olursak ;
1-Hz.Adem ile Hz.Havva Arefe günü Arafatda buluştukları için,bu güne ve bu yere bu isimler verilmiştir.
2-Cebrail (a.s) Hz.Ademe (a.s) haccın gereklerini, nasıl yapılacağını öğretmiş; Arafatta vakfeye durduğunda Cebrail: öğrendin mi ? diye sormuş, O da, Evet, öğrendim cevabını vermiş. Bunun için o mekâna Arafat, o güne de Arefe denmiştir.
3-Hz.İbrahim, oğlu İsmail ile zevcesi Haceri Mekkede bırakıp Şama döndükten sonra aradan geçen yıllar boyu görüşememişler ve en sonunda Arafatta buluşmuşlardır. Bu sebeple Arefe ve Arafat denmiştir.
4-Hacılar Arefe günü vakfe anında ; Cenâb-ı Hakkın Rubûbiyetini, Celâl ve İzzetini, Azâmet ve Samediyetini, kendilerinin fakr, ihtiyaç, zillet ve acziyetlerini itiraf ederek Allaha (c.c) iltica etmeleri sebebiyle bu isim verilmiştir.
5-Arafatda günahlardan pişmanlık ve istiğfar ile Hacıların günahlarından, mânevî kirlerinden arındıklarını, maddî ve mânevî güzelliklerle, hoş koku ve elbiselerle güzelleştiklerini İslâm âlimleri ifade etmişlerdir. (6)
Bizden istenen kulluktur. Kurban keserek mâlî, bayram namazı kılarak ve teşrîk tekbirleri getirerek bedenî ibadetlerimizi yapmış oluyoruz. Bütün Müslümanların sevinç ve kederlerini paylaşarak rûhî kemâle ve yardımlaşma duygusunun zevkine eriyoruz. Komşu, dost ve akrabalarla İslâmî dayanışmanın en güzel örneklerini paylaşmış oluyoruz.
Bu şerefli günde neler yapılabilir ?
1-Bugünü fırsat bilip dua etmeli! Hadis-i şerifte buyuruldu ki: Duanın faziletlisi, Arefe günü yapılanıdır (7)
2-Arefe gününü ibadetle, Allahü teâlâyı anmakla ve tefekkürle geçirmeye, insanlara iyilik etmeye çalışmalı! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: Arefe gününe hürmet edin! Arefe, Allahü Teâlânın kıymet verdiği bir gündür. (8)
3-Arefe gününü oruçlu olarak geçirmeli. Allah Resûlü buyurdu ki: Arefe günü tutulan oruç, geçmiş ve gelecek yılın günahlarına kefaret olur. (9), Arefe günü tutulan oruç, bin gün (nafile) oruca bedeldir (10)
4-Arefe günü (Besmele ile) bin İhlas okuyanın günahları affolup duası kabul olur. Bediüzzaman Hazretleri mutad olarak bunu yerine getirmiştir.
5-Taberânînin rivayetine göre; Arefe günü, kulağına, gözüne ve diline sahip olan mağfiret olur.
6-İmam Mâlikin rivayetine göre; Şeytan, Arefe gününden başka bir günde daha zelil, rezil, hakir ve kinli görülmez.
7-O gün ve o gece ilimle meşgul olmak, Kurânla hemhal olmak, namaz, cevşen, evrâd, zikirle kalpleri mâsivadan uzak tutmak, imânî ve Kurânî tefsirler okumak, gözünü, kulağını, dilini ve tüm âzalarını günah ve isyandan muhafaza etmek, yapılabilecek en güzel amellerdir.
Arefeniz mübarek olsun. Haccınız mebrûr, vakfeniz makbul, sayiniz meşkûr olsun. Dilinizden zikir, hayatınızdan Kurân, elinizden kitap, kalbinizden muhabbet eksik olmasın.
Dipnotlar :
1-Bediüzzaman Said Nursî,Lemalar,17.Lema,9.Nota.
2-İbn Âbidîn,Reddül-Muhtar Aled Dürril-Muhtar,3/368.
3-Bakara sûresi,2/203.
4-Hac sûesi,22/28.
5-Feteva-yı Hidiyye, 1/1500.
6-Râzî, Tefsir-i Kebîr,5/173-174;Elmalılı,Hak Dini Kurân Dili,2/56.
7-Beyhakî.
8-Deylemî.
9-Müslim.
10-Taberanî.