Başlıyoruz şimdi.
Hazır ol besleni cekmeye.
Bu defa da sana yazıyorum adını bildiğim ‘umut’…
Adımlarımı topluyorsun sarhoş kaldırımlardan.
Sokak aralarına saklanan benliğimi bir ok misali hedefine ulaştırıyorsun…
Evet...
Evet, sana adını bildiğim ‘umut’.
Bu defa gerçekten sana döküyorum harflerimi…
Uçurum kenarında cesurca dans eden uçurum çiçekleri misali sana döküyorum harflerimi.
Korkmadan, uçurumdan düşeceğimi aklımın uçurumlarından geçirmeden sana yazıyorum…
Kaldırım aralarına bazen de kar tanelerinin gölgelerine saklanan yaşları siliyorsun…
Tasvirler arasında savaş verirken ‘umut ‘olduğunu hatırlıyorum adının...
Beslenenin yankısını fısıldıyorsun.
İlan-ı aşk ediyoruz seninle birlikte….
Leyla'nın Mecnun'a nidası nicedir bilmem.
Aşıkların lugatları nasıl şekillidir bilmem..
Fısıldamanın eşliğinde biliyorum ki ‘umut’la çekiyoruz besmelemizi aşkımıza:…
’’Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdûhu ve resûluhu’’