Şanlıurfa'daki Badıllı aşireti Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin merhum talebelerinden Abdülkadir Badıllı ağabeyi mevlid ile yad etti. Badıllı Gençlik Platformu'nun Şeyhzeliha Köyü'nde düzenlediği program Kur'an-ı Kerim okunması ile başladı.
Mehmet Taşkıran Hoca, Badıllı ağabeyin yanına gelen herkese her zaman bu zamanda imanın kurtarılmasının luzumunu anlattığını söyledi. Badıllı ağabeyin Arapçasının, Farsçasının çok iyi olduğunu, ilminin yüksek olduğunu belirten Taşkıran, "Ancak bununla beraber Risale-i Nura kanaat etmişti. Risale-i Nur'u 16 yaşında tanıdı. O günden vefat ettiği tarihe kadar bütün hayatını iman dâvâsına adadı" dedi. Taşkıran konuşmasının son bölümünde Badıllı ağabeyin misafirlerine okuduğu Risale-i Nur'daki bölümü okudu.Ardından Senai Demirci'nin Abdülkadir Badıllı ağabeyin vefatı nedeniyle Risale Haber'de yazdığı "Uç Beyi" adlı şiiri seslendirildi. Badıllı ağabeyin büyük oğlu Said Nur Badıllı da merhum babasını anlatmaya kelimelerin kifayet etmeyeceğine dikkat çekti. Konuşmasında duygusal anlar yaşandı.
Yeğeni Faruk Badıllı konuşmasında Abdülkadir Badıllı ağabeyin Şeyh Zeliha köyünde doğduğunu ve Bediüzzaman Hazretlerine talebe olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:"Bu bizim için akrabalık bağından dolayı iftihar vesilesidir. Bizim için şereftir. Allah'a ne kadar şükretsek azdır. Abdülkadir Badıllı medrese eğitimi almamış. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversiteyi de okumamış. Ancak içerisinde öyle bir heves var ki daha 16 yaşında Abdullah Yeğin ağabey gibi Risale-i Nur talebeleri ile tanışıyor. Çok kısa bir zamanda Türkçe'yi öğreniyor. Hem Osmanlıca yazmayı öğreniyor hem Kur'an-ı Kerim öğreniyor. 17 yaşındayken Üstad Bediüzzaman ile Barla'da görüşüyor. Urfa'ya geri dönünce Abdullah Yeğin ağabey ile birlikte Risale-i Nurları elle çoğaltmaya başlıyorlar. "El yazmasıyla bunların yetişemeyeceğini görüyor. O zaman maddi imkansızlıklar ve hükümetin korkunç bir baskısı var. Badıllı abinin annesi vefat etmişti. Annesinden kalan koyunları satarak o zamanın parasıyla 1500 küsür TL elinde geçiyor. O dönemde bir Reşat altın 12 liraymış. Ben bunu gençlere örnek olarak anlatıyorum. 17 yaşında teksir makinesi almak için Isparta'ya İstanbul'a gider. Kafasına koymuş. Bu dâvânın tohumunu bu topraklara eken biridir. Üstad diyor ki "bir insanın kıymeti himmeti nisbetindedir. Eğer himmeti milleti ise o tek başına küçük bir millettir." Badıllı ağabey de bu himmetle hizmet etti."
Şanlıurfa Karaköprü ilçe Belediye Başkanı Metin Baydilli "amcam" dediği Abdülkadir Badıllı ağabey ile ilgili bu organizasyonu yapanlara teşekkür etti. Ramazan ayınnda insanların manevi olarak doruklara yükseldiğini belirten Baydilli, "Badıllı ağabey bir dava adamıydı. Bir derdi vardı. İnsanoğlunun bu dünyada derdinin olması lazım. Biz bu dünyada misafiriz. Nereden gelip nereye gideceğimizi öğrenmemiz lazımdı. Abdülkadir amcamız bunu yapıyordu. Okuyordu, öğreniyordu ve öğretiyordu. Bundan dolayı zirvedeydi. O iyi bir örnekti. Bizim de öyle olmamız lazım" dedi.. Konuşmaların ardından Mevlid okundu. İftar yemeğine geçildi. Akşam ve teravih namazı kılındı.