Eflatun güzel fikrini zihnin diğer kavramlarından ayırmış ve onu duyumlarla akıl yürütmelerin üstüne çıkarmıştır. O bu fikrin ilk kaynağını aramış ebedi ve ilahi karakterini tesbit ederek güzelin doğru (vraie) ve iyi (bien) fikirleriyle ilişkilerini göstermiştir. Eflatun aşk ve coşku (enthousiasme) olaylarıyla şairce (peetigue) ilhamları derinden incelemek suretiyle güzeli insan ruhunun en esrarlı ve ince alanları içinde çözümlemiştir. Eflatun şiirde öteki sanatlarda ahlaki ve dini karakter görmek ister. Aristo, sanatın tutkulardan arınma fikrini savunmuştur. (Catarsis)
Sanatta, edebiyatta, daha indirgersek ilimde, eleştiride, estetik eleştiride, anlam üretmede önemli bir duygudur aşk. Hafızalarda şekillenen aşk tek boyutlu bir aşktır ama asıl aşk yaptığı işe ciddi ve derinden sarılmak, ona asılmaktır. Bütün büyük insanlar, ilim adamları, kaşifler, sanatçılar işlerine aşk derecesinde bağlandıkları için başarılı olmuşlardır. Kenarından, ucundan, ilgisizce sırf bürokrasinin gerektiği, maslahat için yapılan işlerden sadece zaman kaybı olmuştur. Bunların milletlerin geleceğinde büyük yeri yoktur. Büyük ilim adamları, peygamberler, alimlerin hayatı okunursa bunun büyük örnekleri görünür.
Mevlana hazretlerinin;
“İlm kesbiyle paye-i rifat
Arzu-yı muhal imiş ancak
Aşk imiş alemde her ne var,
İlim bir kıl ü kal imiş ancak” demesi bu hakikattır.
Çünkü alemde herkes, herşey, bütün nesneler kendi hızlarında durmadan, durmaksızın koşmaktadırlar, hiçbirinin mazereti yoktur.
Aşkı sadece karşı cinse karşı duyulan itici ilgi anlamında anlamak aşkı hiç mi hiç anlamamaktır.
Aşksız adem dünyada belli bilin ki yoktur
Her biri bir nesneye sevgisi var aşıktır
Çalabın dünyasında yüz bin türlü sevgi var
Kabul et kendözüne gör kangisi layıktır
Biri rahman-ı rahim biri şeytan-ı racim
Anun yazugi müzdi sevgisine taalluktur
Bizim sevdiğimiz Hak’tır
Bu halka gözü kaş gelir
Sorar isen aşk nerdedir nerde istersen ordadır
Hem gönülde hem candadır hiç kalmadı gümanımız
Gönül mü yeğe Kabe mi yeğ, ayıt bana aklı eren
Gönül yeğdüdür zira kim gönüldedir dost durağı
Girdim gönül şehrine daldım anun bahrına
İşk ile gider iken iz buldum can içinde
Bu izimi izledim sağım solum gözledim
Çok acayipler gördüm yoktur cihan içinde
Ben gelmedim dava için
Benim işim sevi için
Dost evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim
Biz kamumuz aşk kuluyuz
Aşktur bizim sultanımız
Ger aşk ile ölürsevüz
Aşka helalder kanımız
Aşk beni benden alalı
Dost aşkı bana dolalı
Bu aşk yoluna gideli
Dost olmuştur imanımız
Aşk ile başım hoşdurur
Her kandeyse yoldaşdurur
On iki ay sarhoşdurur
Aşktan esridi canımız
Ne kaşadır ne gözedir
Ne meylimiz ak yüzedir
Her dem hiç solmaz tazedir
Bu bizim gülistanımız
(Yunus Emre)
***
Tanrı’ya zihin yoluyla duyulan aşk üçüncü cins bilgiden doğar. Sevgi ne denli büyükse kaderi de o denli büyük olacaktır. (Spinoza)
Kleopatra’nın burnu eğer daha kısa olsaydı yeryüzünün çehresi bambaşka olurdu. (Blaise Pascal)
İçinden şöyle bir etrafına baktı mı insan
Sevginin nasıl hayat verdiğini öğrenir
Bir şey ancak sevgi sayesinde bizim malımız olur
Bizler nereden doğduk
Sevgiden
Nasıl yok oluruz?
Sevgisiz
Kendimizi aşmanın çaresi nedir
Sevgi
İnsan sevgiyi bulabilir mi?
Sevgi yoluyla
Uzun zaman ağlatmayan nedir?
Sevgi
Bizi hep ne bağlamalı?
Sevgi
Sevmek acı çekmek demektir
-Aşk ve zorunluluk her halde en iyi öğretmenlerdir
(Goethe)
Aşk ve nefretin yer almadığı bir oyunda kadın orta dereceli bir oyuncudur. (Nietszche)
Bir şeyde ne kadar çok bilgi varsa o kadar da büyük sevgi vardır. (Erich From)
Bedensel aşkın doyuma erdiği an sönmesi mukadderdir. (Freud)
Sevgi sözcüğünün kapsamı bütün dünyayı kucaklayacak kadar geniştir ve bu dünya cennetten cehenneme dek uzanan iyi ile kötüyü, yüce ile aşağıyı içine alan bir dünyadır. (Jung)