Bismillahirrahmanirrahim
Harbiye nezaretindeki askerler içine Cumâ günü ulema ile beraber gittim. Gayet müessir nutuklarla sekiz tabur askeri itaata getirdim: Nasihatlarım tesirini sonradan gösterdi. İşte nutkun sureti:
Ey asâkir-i muvahhidîn!
Otuz milyon Osmanlı ve üç yüz milyon İslâmın nâmusu ve haysiyeti ve saâdeti ve bayrak-ı tevhidi, bir cihette sizin itaatınıza vabestedir.
Sizin zâbitleriniz bir günah ile kendi nefsine zulmetse, siz bu itaatsizlikle üç yüz milyon İslâma zarar ediyorsunuz. Zira bu itaatsizlikle uhuvvet-i İslâmiyeyi tehlikeye atıyorsunuz.
Biliniz ki, asker ocağı cesîm ve muntazam bir fabrikaya benzer. Bir çark itaatsizlik etse, bütün fabrika hercü merc olur. Asker neferatı siyasete karışmaz. Yeniçeriler şahittir. (Divan-ı Harb-i Örfi, İki Mekteb-i Musibetin Şehadetnamesi, Onuncu Cinayet)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
ASÂKİR-İ MUVAHHİDÎN : Allah'ın birliğine inanan askerler.
BAYRAK-I TEVHİD : Tevhid bayrağı.
CESÎM : Çok büyük, iri, cüsseli.
HERC Ü MERC : Darmadağın, allak bullak, karmakarışık.
İTAAT : Söz dinleme.
MUNTAZAM : Düzene girmiş, intizamlı.
MÜESSİR : Eseri yapan; tesirli, dokunaklı.
NEFERAT : Erler, askerler.
UHUVVET-İ İSLÂMİYE : İslâm kardeşliği.
VABESTE : f. Bağlı, mütevakkıf, olması bir şeye bağlı olan.
ZÂBİT : Subay, askeri kumanda eden rütbeli asker, kuvvetli, yavuz; zabteden.