Risale Haber-Haber Merkezi
"Namaz kılmayı alışkanlık haline getirdiği, Said Nursî'nin eserlerini okuduğu ve başkalarına dinî telkinde bulunduğu" suçlamasıyla 1987 yılında Deniz Harp Okulu son sınıfındayken ordudan atılan Dr. Hakan Yalman, askeri okulda namazı hangi şarlar altında kıldığını anlattı.
Yeni Asya'dan Faruk Çakır'a konuşan Yalman, İslam'ın en önemli farzlarından biri olan namazı kılmak için nasıl çile çektiğini şöyle anlatıyor:
"1979’da Sivas Danişmend Gazi Ortaokulunda son sınıfta öğrenciyken askerî liselere girmemiz tavsiye ediliyordu. Deniz Lisesine kaydolduk.
"Orada namaz kılma" telkinleriyle geldiğimiz için 15 gün namaz kılmadık. Tabiî ben bu psikolojiyi çok uç noktaya gelene kadar yaşadım. Çevrilmiş bir binanın içerisinde, askerî eğitimin getirdiği çok alışık olmadığımız emirler, tahkirler, şunu yap, bunu yapma... gibi ruhumuza da ağır gelen bir hal... Bu tam bir girdap haline geldi ve ben bu durumda tutunacak bir dal arar hale geldim. 15 gün sonra baktım ki o yalnızlığın ortasında tutunacak tek bir dal var, o da Rabbine yönelmek. Arkadaşlardan da can yoldaşı olan birisi yoktu o dönem. Orada her gece bir ‘yat vakti’ vardır. Nöbetçi subay dolaşır ve herkesin yattığından emin olur ve odasına çekilir. Işıklar söndürülür, herkes uykuya geçer. Ben o yatma vaktinden önce abdestimi aldım ve yatağımda yatar vaziyette beklemeye başladım. Ondan sonra nöbetçi subay gidince, kalktım ve yatağın örtüsünü/pikeyi serip o günkü namazlarımın tamamını, yattığımız koğuşun bir kenarında kaza namazı olarak kıldım.
"Öyle müthiş bir rahatlık yaşadım ki, anlatamam. Benim için bir çıkış olmuş oldu ve dedim ki ben akşamları bu şekilde namazlarımı kılacağım. Bu şekilde namazları kılmaya başladım. O zamanki şartlar şimdiki gibi değildi. Cep telefonları yoktu. Ailemizle görüşmemiz de sınırlıydı. Telefon yazdıracaksın, sıra bekleyeceksin... Ama öyle bir Zat var ki, ne zaman seccadeyi serseniz huzuruna ulaşıyorsunuz. Bu çok büyük bir rahatlık verdi bana. Hele de o ruh hali içerisinde... Biz bu şekilde devam ederken, koğuştan bir arkadaş beni görmüş. “Sen namaz mı kılıyorsun?” diye sordu. Ben de biraz endişe ile, “Hayrola, niçin soruyorsun?” dedim. “Ben de kılmak istiyorum, sen nasıl yapıyorsan bana da söyle” dedi. Ben de durumu anlattım. O da öyle yapmaya başladı.