Genel hatları birkaç gün önce ortaya çıkan AB İlerleme Raporu bugün açıklandı...
Rapor, Türkiye’nin durumunun çok net ve objektif bir boy aynası gibidir...
Abartılı bir övgüye de haksız bir yergiye de izin vermez...
Raporda benim en çok merak ettiğim hususlardan biri de ‘askeri vesayet’ konusuydu...
Acaba bu konuda AB ne diyordu?
***
Geçenlerde Yasemin Çongar, ‘askeri vesayet’ konusunda ne denildiğini raporun taslağı üzerinden şöyle aktarıyordu:
“AKP hükümetlerinin AB’den gördüğü destekte bugüne dek belirleyici rol oynayan askerî vesayeti bitirme çabası ve bunun gerektirdiği sivilleşme adımları da yine elimizdeki raporun ‘endişeli’ havasına uygun biçimde, katıksız bir övgü vesilesi yapılmamış.
Raporun ‘güvenlik güçlerinin sivil denetimi’ başlıklı bölümünde, ‘geçer’ notlara ‘ama’larla hemen şerh düşülüyor. Şu paragraf iyi bir örnek:
‘Genel olarak, güvenlik güçlerinin sivil denetimi ilkesinin konsolide edilmesi açısından iyi bir ilerleme sağlanmıştır. Ağustos 2011’deki Yüksek Askerî Şûra, silahlı kuvvetlerin siviller tarafından daha fazla denetlenmesi yönünde bir adımdı. Askerî harcamaların sivillerce denetimi sıkılaştırıldı ve Milli Güvenlik Planı revize edilerek kabul edildi. İlaveten, YAŞ kararları sivil yargı denetimine açıldı.’
Bu olumlu notlardan sonra, aynı paragrafın ‘ancak’ diye başlayan bölümüne geliyoruz:
‘Ancak YAŞ’ın kompozisyonu, askerî yargı sistemi ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu konusunda daha fazla reform yapılması gerekiyor. Bazı vakalarda, askeriye üzerinde sivil denetimi arttırmayı amaçlayan mevzuat (Sayıştay Yasası ve Kamu Denetçisi Yasası taslağı) parlamentoda değiştirilerek, bu denetimi zayıflatma sonucu verdi.’
Bu kapsamda, Genelkurmay’ın süren davalarla ilgili yorum yapması,’ askeriyeye, siyasete müdahale imkânı tanıyan’ TSK İç Hizmet Kanunu’nun hiçbir değişikliğe uğratılmamış olması, aynı şekilde ‘geniş bir güvenlik tanımına cevaz vererek, yoruma göre hemen her politika alanını kapsayabilen’ Milli Güvenlik Kurulu yasasının değiştirilmemesi ve Genelkurmay Başkanı’nın hâlâ Savunma Bakanı’na bağlı olmayıp Başbakan’a tâbi bulunması, ortaöğretimde askerî personele verdirilen Milli Güvenlik dersleri ve Genelkurmay’ın medyaya uyguladığı seçici akreditasyon eleştiri konusu yapılıyor.
Hâsılı, AB bunca yıl sonra Türkiye’ye hâlâ, ‘yeterince sivilleşemedin’ diyor ve ‘Askeri vesayet artık bitti’ argümanının lafı güzaf olduğunu bir kez daha teyit ediyor.”
***
Mehtap televizyonunda altı yıldır yapmakta olduğumuz ‘Akıl Defteri’ programımızın da sıkı bir izleyicisi olan okurum Hasan Yılmaz’dan AB’nin tespitini daha somut bir ayrıntıda doğrulayan bir mesaj aldım:
‘Sayın Altan,
12 Eylül referandumu ile askeri yargının askerlik hizmetlerinin gereklerine göre değil bağımsızlık ve tarafsızlığa göre yapılandırılması halkımızın oyları ile güya kabul edildi. Güya diyorum zira:
1. Hala askeri hâkimlerin tayinleri kuvvet komutanlıklarınca yapılıyor.
2. Hala komutanlar soruşturma emri vermedikçe askeri savcılar olayları soruşturamıyor.
3. Hala komutanlar kararlarını beğenmedikleri askeri hâkimleri odalarına çağırtıp sen niye böyle karar verdin diye sorabiliyor.
4. Hala bazı komutanlar askeri hâkimleri sabahın 7’sinde toplu spora ya da askeri denetlemeye çıkarabiliyor.
5. Hala askeri hâkimler üniforma taşıdıkları için yargılayacakları sanıklara dışarıda altı adım kala başlayıp bir adım geçe selam veriyor.
6. Hala askeri mahkemelere birliklere ‘rica’ ederim diyerek yazı yazabiliyor.
Askeri yargının bağımsız ve tarafsızlığını sağlamak mümkün değildir. Tek yol askeri yargının tamamen kaldırılmasıdır.”
***
Şimdi de ben dönüp size soruyorum:
‘Askeri vesayet bitti mi?’
Bitti diye propaganda yapıp, kurumsal, kalıcı ve köklü tedbirler alınmaz ise atılan olumlu adımlar geçici olur...
Çünkü temel ihtiyaç mevcudu raptı zapt altına almak değil, rejimi demokratikleştirmek...
Bu yapılmaz ise hiç de beklenmedik bir anda çok sert rövanşist bir geri dönüş kimseyi şaşırtmasın...
Duyan olur mu bilmem ama tecrübeli bir vatandaş olarak bir kez daha uyarıyorum...
Star