Nebevi Nefes / Ömer bin Abdülaziz (1)
“Süleyman bin Abdülmelik Ebu Hazm’a; “ölümü merak ediyorum Ebu Hazm. Ölümü neden sevmeyiz?” diye sordu. Ebu Hazm bir müddet Süleyman’a baktı ve “Çünkü” dedi,“biz dünyayı tamir edip, ahireti harap edenlerdeniz. Mamur ettiğimiz yeri bırakıp harabeye gitmek kimin hoşuna gider.”
Belki bütün o İslam tarihine gölge düşüren olayların özetiydi bu cevap. Benliğin, ırkçılığın, tarafgirliğin iktidarına kurban edilen her şeyin ve herkesin ahiret gibi dünyayı da azap içinde bıraktığının özetiydi bu soru. Ama kitap beni bu yönünden öte adındaki “Nefes”in hüznüne çekiyordu.
Kaç zamandır Kur’an- ı Kerim ve Kur’an-ı Kerim’e her gün biraz daha yaklaştıran Risaleler dışında kitap okumuyordum. Tarihi romanları hep risk olarak görmüşümdür, hele dini bir şahsiyet söz konusu olduğunda daha bir hassaslaşıyor konu. Zira eseri ortaya koyan yazarın/sanatçının hedef kitlesini heyecana getirmek çabasına hakikatin feda edilmesi ne sanat, ne edebiyat adına kabul edilmiyor. Hakikat’ten aldığım ilk derslerden biri olmuştur. Bu sebepten çok okunanlardan/çok konuşulanlardan/çok satanlardan çekinmişimdir hep.
Nesil Yayınlarından çıkan kitabı ilk gördüğümde evvela ismi heyecanlandırdı. Son zamanlarda aldığım dersler hep rububiyet-nübüvvet-ubudiyet kapılarına götürüp bırakırken ruhumu, Nebevi Nefes sadece ismiyle bile o kapılardan geldiğini üflüyordu. Ki Kitabı okurken yazar da bu hassasiyeti duyduğunu, anlatımdaki edep tavrı ve ihtiramı ile hissettiriyor.
Nebevi Nefes öyle heyecandan heyecana sürükleyen bir kitap olmadı beni. Bir sahabe hayatı okur gibiydim. Bir nefeste de okumadım, aksine günlerce teenniyle devam ettim kitaba, özellikle uzattım okumalarımı. Çünkü o Nefeste Nebi (aleyhisalâtü vesselâm)’den daha çok kokular duymak istedim.
Her halini Kur’an ve Sünnet üzere yaşamaya adamış Ömer bin Abdülaziz’in hilafetinde bu yolda, hatta zirvesiyle yaşadığının anlatıldığı kitap O’nun siyasi şahsiyetinden öte kulluğuyla dikkat/imi çekiyor. Çocuk Ömer bin Abdülaziz, genç, eş, baba ve nihayetinde Halife Ömer bin Abdülaziz’i hep aynı muhabbet yetiştiriyor, hep aynı korku titretiyor.
Ne yetiştiği neslin, ne muhaliflerin öfke ve nefretinden beslenmeyen, abd olmanın derdine düşmüş bir İnsan. Yaşadığı zamanın ve zeminin şartlarına göre değil, Rabbinin kanunlarına göre hareket eden ve bu düsturlarla muamele eden bir Şahsiyet. Mü’minlerin halifesi vazifesini Dört Halifenin izinde, bütün o zulümlerin ortasında layıkıyla yerine getirmiş bir Lider. Teslim olmuş bir ömrün hangi makamda olursa olsun Sultan olacağının dersi çıkartılıyor O’nun hayatından.
Emeğiyle, hassasiyetiyle, hüzünleri ve belki iktidarlara dair müjdeleriyle dimağımıza almamız gereken bir kitap. Kıymetli ikram Arslan Beyefendiye koşuşturmacalarımız içinde bizi yeniden tanıştırdığı bu Nebevi Nefes için tebrik ve teşekkürlerimi/zi sunarken, yeni çalışmalarına dualarımız olsun. Çünkü Ömer bin Abdülaziz’i daha bir sevdik ve çok öğütler aldık Nebevi Nefesten.
1) “Nebevi Nefes-Ömer Bin Abdülaziz” İkram Arslan/ Nesil Yayınları