Aşura Gününün hatırlattıkları

Şaban DÖĞEN

Cenâb-ı Hak Aşura Gününe de bir başka değer vermektedir. Çünkü Aşura Gününde seçkin kullarına nice ikram ve ihsanlarda bulunmuştur.

Kaynaklardan, Cenâb-ı Hakk’ın, Aşura Gününde bir kısım peygamberlerine ayrı ayrı ihsanlarda bulunduğunu öğreniyoruz. Hz. Âdem’in (as) tövbesi o gün kabul edilmiş, Hz. Mûsa’yla (as) birlikte inananları o gün denizden geçirtip kurtarırken Firavun ve ordusunu deniz sularına gömmüştür. Hz. Nuh (as) tufandan kurtulup gemisi Cudi Dağına o gün oturmuştur. Hz. Yunus (as) o gün balığın karnından kurtulmuştur.

Hz. Yusuf’un (as) aynı gün kuyudan kurtulduğunu öğreniyoruz. Hz. İsa (as) aynı gün doğmuş ve aynı gün göklere yükseltilmiştir.

Hz. İbrahim (as) o gün doğmuş, Hz. Yakub (as) o gün oğlu Yusuf’a (as) kavuşmuş, gözleri o gün görmeye başlamıştır. Eyyub Aleyhisselâm da aynı gün hastalıkdan şifa bulmuştur.1

Bunca güzel hadiseye sahne olan Aşura Günü bir şükran ifadesi olarak oruç tutmaya en lâyık olan gün ve Muharrem ayı da en lâyık bir aydır. Çünkü Allah Resûlü (asm) Ramazan’dan sonra tutulan en faziletli orucun bu ayda tutulan oruç olduğunu bildirmişlerdir.2

Aşura Gününe Yahudiler de, Hıristiyanlar da saygı duyarlar, Yahudiler o gün oruç tutarlardı. Allah Resûlü (asm) Medine’ye teşrif ettiklerinde onların Aşura Günü oruç tuttuklarını görmüş, sebebini sorduğunda Yahudiler, “Bugün Cenâb-ı Hak Hz. Musa’yı (as) düşmanlarından kurtarmış, Firavun ve askerlerini denizde boğmuş, Hz. Musa'da (as) bugün şükür olarak oruç tutmuştur. Biz de onun için tutuyoruz” dediklerinde Resûl-i Ekrem (asm), “Biz Musa’nın sünnetini yaşatmaya sizden daha yakın ve daha çok hak sahibiyiz”3 buyurmuşlardı.

Daha o günlerde Ramazan orucu farz kılınmamıştı. Müslümanlar da vacip olarak Aşura orucunu tutmaya başladılar. Ramazan orucu farz kılınınca da, Allah Resûlü (asm) ümmetini bu orucu tutup tutmamakta serbest bırakmış, “Âşura Gününde tutulan orucun Allah katında, o günden önce bir senenin küçük günahlarına keffaret olacağını kuvvetle ümit ediyorum”4 buyurmuşlardı. Allah’ın o gün bir kavmin tevbesini kabul ettiğini, aynı gün başka bir kavmi de affedebileceğini bildirmiştir.

Fakat sonradan Allah Resûlü (asm) Yahudilere benzememek için Muharrem’in 9-10 veya 10-11. günleri oruç tutmayı tavsiye etmişlerdi.

Aşura gün aile halkını sevindirmenin de büyük önemi vardır. Sevgili Peygamberimiz (asm), “Her kim Aşura Gününde âilesine ve ev halkına ikramda bulunursa, Cenâb-ı Hak da bütün sene boyunca onun rızkına bolluk ve bereket ihsan eder”5 buyurmuşlardır.

Aşura Günü bunca mutluluğun yanında acı bir olaya da şahit olmuş, Hz. Hüseyin’le (ra) birlikte yetmiş kişi hunharca öldürülüp şehit edilmiştir.

Bu husus üzerinde de inşaallah bir sonraki makalemizde duralım.

Dipnotlar:
1- Sahih-i Müslim Şerhi, 6:140. 2- İbn Mâce, Siyam: 43. 3- İbn Mâce, Siyam: 31. 4- Tirmizî, Savm, 47. 5- Tirmizî, Savm: 41.
 
Yeni Asya

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.