Risale Haber-Haber Merkezi
Zaman yazarı Şahin Alpay, Atatürk'le ilgili yayınlanan bir kitapta Atatürk'ün dini sosyal ilerlemenin engeli olarak gördüğünü ve milliyetçiliğin dinin yerini almasını istediğinin yerl aldığını ifade etti.
Atatürk'ün bir tür kişiye-tapmanın öznesi olmaktan kurtarılması, yaşamının ve fikirlerinin efsanelerden arındırılıp nesnel gerçeklere dayanarak ele alınır hale gelmesinin Türkiye'de ifade özgürlüğünün, özgürlükçü demokrasinin yerleşmesinin en önemli ölçütlerinden biri olduğuna dikkat çeken Alpay, Princeton Üniversitesi Yakındoğu Araştırmaları Bölümü Başkanı Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu'nun sözlerine yer verdi.
Hanioğlu'nun Atatürk'ün fikriyatının anlaşılması bakımından başlıca hususları yazdığını ifade eden Alpay, yazısını şöyle sürdürdü:
Atatürk, büyük bir düşünür ya da dar anlamda bir entellektüel değildi. Herhangi bir ideolojinin takipçisi de değildi. Fikirleri son derece pragmatikti ve içerik itibarıyla derin olmaktan uzaktı. Ama fikirlerinin evrimi, izlediği politikaları derinden etkiledi. Savunduğu görüşler, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde yaygın bir şekilde tartışılmıştı. Görüşlerini şekillendiren bilime kayıtsız şartsız güveni, sosyal Darwinizm'i, materyalizmi, pozitivizmi, solidarizmi ve milliyetçiliği, bu fikirleri popülarize eden Osmanlı yazar ve düşünürlerinden edindi. Dolayısıyla Atatürk'ün başarısının anahtarı, fikirlerinin özgünlüğünde değil, bu fikirleri hayata geçirmek için doğan fırsatı iyi değerlendirmesinde yatar.
Atatürk dini sosyal ilerlemenin başta gelen engeli olarak görüyordu. Bilim ile kutsanmış milliyetçilik, dinin yerini almalıydı. Bu vizyonu, İslam ile açıkça çelişiyordu. Bu açıdan, Atatürk Müslüman çoğunluklu toplumlarda laik milliyetçi rejimlerin ilk örneğini kurarak, modern İslam dünyasının şekillenmesinde de önemli bir rol oynadı.