Ayşe Arman'ın Can Dündar ile "Mustafa" belgeseli üzerine yaptığı röportajdan:
Neydi yapmak istediniz?
Özel hayatını anlattığımız söyleniyor, ama aslında film onu anlatmıyor. Başka bir mücadele var Atatürk’ün hayatında, ben onu fark ettim ama gelen tepkilere bakıyorum da filme çok yedirememişim. Asıl mücadele ne Yunanlılara ne asi Kürtlere ne de gericilere karşı veriliyor. Atatürk’ün asıl mücadelesi, "İktidarı, gökyüzünden yeryüzüne indirme meselesi." Ben bütün mücadelesini topyekûn elden geçirdiğimde bunu gördüm. Üstelik yapmaya çalıştığı çok özel bir şey, sadece Türkiye’yi değil bütün insanlığı ilgilendiriyor. Bütün insanlığı dönüştürebilecek bir şeyden söz ediyor. O sonda yaptığı konuşmada söylediği bir şey var ki -ben bunun filmin en çok konuşulacak şeyi olacağını sanıyordum, üzerine kimse bir satır bile yazmadı- bunu insanlık tarihinde söyleyebilecek başka bir lider bilmiyoruz. "Biz ilhamlarımızı gökten değil, yeryüzünden alıyoruz, bizim ilkelerimiz gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla bir tutulmamalıdır" diyor. Burada sadece İslam da söz konusu değil, bütün dinlere bir gönderme var.
Bazıları da "Atatürk bir din adamıydı aslında" diyor. Öyle bir Atatürk anlatıyorlar ki, ellerini duaya açmış, sürekli dininde, imanında. Günah ya. Bütün hayatı dinle mücadeleyle geçmiş bir insan.
Peki o zaman filmde niye bunun altını daha çok çizmediniz? Öyle geldi geçti...
Haklısın. Belki de tamamen bunun üzerine bir film yapmalıydım. Ama sen de kabul et ki bu kolay bir mesaj değil, Atatürk bunu sereserpe Meclis kürsüsünden söyleyebiliyor, biz üzerinden 70 yıl geçtikten sonra bile henüz o cesarette değiliz. Bahsettiği, Barack Obama’nın İncil’e el basarak yemin etmesine uzanan bir süreç. Bütün insanlık tarihinde dinin tamamen siyasal ve toplumsal hayattan silinmesinden söz ediyor. Bu kadar radikal bir lider!
Ama onu bizden "gizlemişler", filmde vermek istediğiniz mesajlardan biri de bu, öyle değil mi?
Evet. Ciddi bir sansür var Atatürk’ün üzerinde. "Nasıl olabilir? Kim cüret edebilir?" diye düşünüyorsun. Cüret edenlerin bazıları en yakınları. Bunu da kötü niyetlerinden yapmıyorlar, istiyorlar ki Atatürk’ü herkes sevsin.
Bir de "Herkesin bildiği şeyler..." diyenler var...
Bu İlber Ortaylı için geçerli olabilir ama ben zannetmiyorum ki, diğer insanlar için geçerli olsun. Birçok insan gelip bana "Medeni Bilgiler diye bir kitap varmış bu ne?" diye sormaya başladı. Medeni Bilgiler, Atatürk’ün okullarda okutulsun diye Afet İnan’a dikte ettirdiği, hatta oturup bizzat yazdığı bir kitap. Bir lider düşün ki, "Ben bir kitap yazdırıyorum, alın bunu okullarda okutun" diyor. Onu okullarda okutmayı bırak, şu anda piyasaya çıkaramıyorsun. Bahsetmeye kalktığında başın belaya giriyor. Nasıl böyle bir duruma gelmiş olabiliriz ki biz? Kitabın Tarih Kurumu’nca basılan versiyonunda bazı yerler çıkarılmış. Kim, neye göre karar vermiş? Neye göre çıkarmış bilemiyorsun. Şaşırarak gördüm ki önemli ölçüde sansürlenen bir Atatürk var.
Peki siz o 120 dakikaya her şeyi sokuşturmaya çalışmış olabilir misiniz? Hani hiçbir şeyi atlamayayım, o da olsun, bu da olsun...
Olabilir, bu telaş da filmi yoğunlaştırdı. Bir çok mesaj da güme gitti. Mesela diyor ki "Türkler, İslam’ı kabul etmeden evvel de büyük milletti. İslam’ın kabulü, bizi diğer Müslüman toplumlarıyla bir araya getirmeye yardımcı olmadığı gibi, bizim milli hislerimizi uyuşturdu. Milli bağlarımızı gevşetti." Filmin içinde bu cümle var. Biz okulda da başka yerlerde de bunları hiç duymadık ki. Bunun tartışılması gerekmez mi? Sigarasına, içkisine takıldılar, bunun üzerinde durmadılar.
Hürriyet